31 Aralık 2010 Cuma

Başlangıç...

BU YIL HERKESİN EN İYİ YILLARININ BAŞLANGICI OLSUN:)

FOTODA ZOİİ YAZIYOR DİMİ:)))

20 Aralık 2010 Pazartesi

2010 Özeti

*hayatımın en önemli kararlarından birini aldım..
*ç0k kitap okudum..
*az gezdim
*kardeşim askerden geldi
*babannem öldü..
*bu minişi sevme ve annesinin güler yüzünü birebir görme fırsatım oldu..
*bu güzelle sahilde kahve ve evde tekerlenip film izleme zamanlarımız oldu..
*en kötü zamanlarımı bu iyi yürekli dostumla paylaşıp evinde kahvaltı edebilme şansım oldu.
*saf beyazımla uzun gmail kaçamaklarımız oldu..yeri geldi güldük yeri geldi sinirlendik olanlara..farklı senelerde aynı günde doğduğumuzu öğrendik..
*bu güzel kadın beni hiç yalnız bırakmadı.
*ezelin bölümlerini bu deli kızdan takip eder oldum .
*3 kez saç rengim değişti
*tekrar kedim oldu.
*2 kez telefon; 3 kez numara değiştirdim.
*bol bol kitap siparişleri verdim.
*iş değiştirdim..
*ev aldım.
*24 oldum !

-fotonun yakışıklısı şirketin milan baroşu..-

17 Aralık 2010 Cuma

cuma


karın usul usul yağması
kahvemin kıvamının tam olmuş olması
uzun zamandır istediğim gibi bir not defterinin yılbaşı hediyesi olarak gelmesi
günün cuma olması mı daha mutlu ediyor insanı?


hepsiii:)

bu cuma şarkımız olsun..

11 Aralık 2010 Cumartesi

kitap alışverişi

kadınlar stres yaptıkları zaman alışverişe vururlar kendilerini sözü benim için sadece kitap alışverişini kapsıyor..
böyle sinir katsayım beynimde iyice yükseldikçe gözümün önüne kitaplar geliyor..koşarak gidip kitap alasım onlara dokunasım var:)
akşam da kipaya zor attım kendimi..
diğer kipalarda bu kampanyaları göremedim ama bizim burdaki kipada güncel büyük boy bestseller romanları 4.99 olarak satılıyor..


Türkçede ilk kez yayınlanan Ted Dekker, unutulmaz karakterlerin, iyi ile kötü arasındaki amansız mücadelelerini, adrenalin yüklü dili ve sürpriz sonlarıyla anlatarak, okuyucusunu şaşırtan bir yazar olarak bilinmektedir.
Gizemin ustası olarak tanımlanan Dekker, bu kitabında korkunç bir fırtınanın içinde başlayan olayların bir biri ardına gelişmesiyle bir hesaplaşmanın doruk noktasına ulaşıyor. Red isimli katil intikam peşinde, yarım kalan bir hesaplaşmanın kapanması için kasabadadır.
Olaylara karışan FBI’ın açıklamadığı bir gizem, kasabada kalmak zorunda kalan eski bir tarikat üyesi genç bir kadın, geçmişlerinde yaşadıkları olayları saklamaya çalışan iki kardeşle olaylar içinden çıkılmaz hal almaktadır. Şimdi fırtınanın gizlediği bu topraklarda bu hortumlardan daha uğursuz bir gerçek vardır: Adı Red olan intikam peşindeki bir katil, yarım kalmış hesabını kapatmak için kasabaya gelmiştir.
Ama FBI’ın açıklamaya pek hevesli olmadığı bir gizem hem Red’in hem de Summerville’in teninin arkasında saklıdır. Küçük bir kasabayı yok etmekten çok daha fazlasına sebep olabilecek bir gizem.Eski bir tarikat üyesi olan Wendy Davidson, annesini ziyaret etmek için çıktığı yolda, dört yabancıyla birlikte olayların tam ortasına düşmüştür. Aralarından biri sıradaki kurban olabilir…
“Oyun, sürükleyici anlatımın tahrik edici bir kurguyla birleştiği, aklın sınırlarını zorlayıcı bir başyapıt.”—Title Trakk




“Mahzen, Jeff Abbott’un günümüzün en iyi yazarlarından biri olduğunun kanıtı. Çok etkili aksiyona ve şaşırtıcı bir kurguya sahip. Elimden bırakamadığım kesinlikle kaçırılmaması gereken bir kitap.”Harlen Coben – Asla Vazgeçme kitabının yazarı

“Mahzen, iyi ile kötünün zamana karşı yarışının anlatıldığı güçlü bir konu, jeff romanda aksiyon çılgınlığı yaratmış ve yaşatmış.”Lisa Gardner - Tek Başına ve Saklambaç kitaplarının yazarı

“Kaya gibi sert. Hayatta kalmak için öldürmek zorunda kalmanın şok edici gerçeği aksiyonu hızla ilerletiyor.”Publisher Weekly

“Abbott’un son romanında iki adamın hayatı kelimenin tam anlamıyla birbiriyle çarpışıyor. Quentin Tarantino’nun Zor Ölüm serisiyle birleşmesi gibi bir çarpışma düşünün….karakterler başarılması imkansız gibi görünen bir işin peşinde ve heyecan asla durmuyor. Abbott her zaman muhteşem bir yazar olmuştur ama bu şu ana kadar ki en güzel romanı. Şaşırtıcı dönüşler, muhteşem bir olay örgüsü ve son derece gerçekçi karakterler.”
Library Journal

“Jeff Abbott en sevdiğim gerilim romanı yazarlarından biri. Mahzen’de ulaştığı tempo Harlan Coben ve Lee Child’in yazdıkları romanlardan daha hızlı. Acımasız, zekice ve çarpıcı haliyle Mahzen bu senenin en iyi macera kitabı.”Joseph Finder




"Tamamen bağımlılık yapıcı. Eğer bir sonraki sabaha işleriniz varsa kesinlikle okumaya başlamayın çünkü Asla Vazgeçemeyeceksiniz."-San Fransisco Chronicle

"Hızlı ve eğlenceli bir lunapark trenine binmiş gibi, hiç bitmesin isteyeceğiniz ve sıkı sıkıya sarılacağınız bir kitap. Ardından kalan zamanı da çocuklarınıza sarılmak için ayırmalısınız."-Library Journal

"Bağımlılık Yapıcı...""Bir gencin özel hayatı mı? Yoksa ailesinin bu özel hayatı bilmesi mi daha önemlidir?"
"Ergenlik çağındaki bir gencin isyankâr tavırlarını, tamamıyla kontrolden çıkmış davranışlardan nasıl ayırt edebilirsiniz?"
"İntihara eğilimli bir çocuğunuz varsa ne yapmalısınız?"
"Acaba sıradaki siz misiniz?
Yaşayacağınız gerilimler yerini rahatlığa bırakacak bile olsa, acı çekeceksiniz"-Publisher Weekly.

Tia ve Mike Baye, bir gün hiç hoşlanmadıkları ebeveyn modeline bürünerek, çocuklarını çok sıkı bir şekilde koruyup onları gözetleme içgüdüsüne kapılacaklarını hayal edemezlerdi. Fakat on altı yaşındaki oğulları Adam, son zamanlarda aile bağlarından bir hayli uzaklaşmış, okulda bugüne kadar yaşamış olduğu olayların son halkası, sınıf arkadaşı Spencer Hill'in intiharından sonra onun için endişe etmekten başka bir şey yapamaz olmuşlardı. Adam'ın bilgisayarına karmaşık bir casus yazılımı yüklemişler ve zaman içinde bilinmeyen bir kişiden oğluna yönelik mesajlar geldiğini görmüşlerdir:"Asla Vazgeçme, her şey yolunda."Betsy Hill, oğlu Spencer hatırasına sınıf arkadaşları tarafından yapılmış olan siteyi gezerken gözüne bir resim takılır. Resim oğlunun öldüğü gece çekilmiştir ve görünüşe bakılırsa oğlu o gece yalnız değildir? Hemen, kamera kadrajının dışında duran kişinin Adam Baye olduğunu düşünür, fakat Adam kayıplara karıştığında, çevrelerini sinsi ve derin bir şeyin kapladığının farkına varmıştır. Tia ve Mike Baye'ye gelince, cevaplamaları gereken soru: Konu çocuklarınız olduğunda çok fazla şeyi bilmeniz mümkün müdür?





Emekliliğini yaşayan Hunt, eyalette avukatlık yapan Andrea’dan hoşlanmaktadır. Son zamanlarda ismi çok duyulmaya başlayan Andrea, New York’a gitme hazırlıkları yaparken birden ortadan kaybolur. Bu sırada eyalet bir cinayetle sarsılır. Yargıç evinde ölü bulunur ve yanında bir ceset daha vardır. İdealist dedektif Devin bu olayı çözmekle görevlendirilir. Andrea’nın güzelliği, Devini’de etkilemiş, dedektifte bu güzel ve başarılı kadını yakından tanımak için bir fırsat aramaktadır.



9 Aralık 2010 Perşembe

odunluk

foto

yazları köydeki minik evimizde geçirirdik çoğu zaman ..babannemin harika reçelleri bu bahçenin ürünüydü ve biz özgürle en çok salça yapılırken domates aşırmayı severdik..
bütün yazı bahçede tarlada geçirir ; en çok kim bağ yaprağı toplayıp satacak bakalım diye aklımızca ticarete girişirdik..
babannem küçük mavi çantasını koluna takıp bizi iki eliyle tutup bağa götürürdü..topladığımız yapraklar minik el kantarıyla tartılır bize harçlıklarımız bu yapraklar karşılığı ödenirdi..
sonbahar artık puslu yüzünü göstermeye başlamış, kışın habercisi soğuk yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamıştı..
korkardım ben o puslu havalardan..camdan dışarıyı seyreder,rüzgarın mavi tahta camlarımızda çıkardığı melodiyi dinlerdim..
yağmur yeni dinmiş biz cama yapıştırdığımız yüzlerimizin soğukluğuna gülüyorduk hala...
-o zamanlar ne kadar iyi anlaştığımızı ,nasıl beraber büyüdüğümüzü düşününce şimdiki duruma üzülüyorum halamın oğluyla...-
babam her zamanki gibi işe gitmiş ,annemler arkadaki loş odada babannemle trt2 seyrediyorlardı..annem severdi orada çıkan filmleri..henüz renkli bir televizyonumuz yoktu ama büyükbabam mavi bir cam takmıştı siyah beyaz televizyonumuza..
minik kuzine sobamızı çıtırdatmanın vakti gelmişti anlaşılan..arka kısımda bulunan loş mutfakta o soba yanarken biz divana dizilir ;onun sıcaklığıyla uyuyakalırdık çoğu zaman..
babannem usulca yerinden kalkıp dışarı çıktı..
''nereye gidiyor' dedim özgüre..
''yan tarafta odunluk var ya o tarafa döndü ''dedi fısıltıyla..
her zaman böyle sanki gizli bir iş çeviriyormuşuz gibi konuşurdu benimle..o öyle konuşunca da mutlaka gizli bir iş çevirirdik..
o odunluk benim korkulu rüyam olmuştu..böyle ışığı belli belirsiz yanan ;sadece kapısından bile bakmaya cesaret edemediğim ,aklımca canavarları yaşattığım bir yer...
''sen hiç oraya gittin mi ''dedim aklım hala babanneme birşey olmasında..
''gitmedim ama gidicem büyüdüm artık ben ''dedi ..
düşündüm bir an..ben de büyümüştüm onun kadar..hem babanneme bişey yapmıyorlarsa bize de bişi yapmıyorlardır..belki arkadaş oluruz canavarlarla..belki içeri davet ederiz..üşüyorlar mıdır ki orada?..kaç kişiler acaba?..ya saldırırlarsa...yok canım niye saldırsınlar..gitmeden önce büyükbabamı öpsem mi son kez..annemler zaten kardeşimi seviyorlar artık gideyim en iyisi..belki onlarla yaşarız..belki gizli bir kapı vardır içeride..
kafamda bütün bunlar dönerken özgürden ''hadi ''sözü geldi..
babannem elindeki odunlarla içeri girerken biz usulca dışarı çıktık..özgür önde ben arkada odunluğun tahta kapısında bulduk kendimizi..
''sen önden gir ben seni koruyayım ''dedi ..
''iyi peki ''dedim titreyerek..ama artık titrememek lazımdı ..ben büyümüştüm değil mi..
kapı büyük bir gıcırtıyla ardına kadar açıldı..öyle bir gıcırtı ki acaba biri bişey mi dedi içerden diye şaşırıp kalmıştım..
''lambası nerde bunun ''dedim usulca..
''sağda gördüm uzun bişey sarkıyor ''
ayaklrımın üzerine yükselerek örümcek ağlarının yanında sarkan anahtarı bulmaya çalıştım..içerisi o kadar karanlıktı ki bir an o karanlığın bizi yutacağını düşündüm..
...
lambayı açtığım an kocaman bir dünya beni bekliyordu..odunların yan tarafında dizilmiş onlarca kitap!!bir eski keman ..tekerleği kırık minik bir bisiklet..sepetlerin içinde hiç görmediğim değişik teneke kutular..
korkuyla bakan yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti..
hazine bulmuştum!!!
o eski kitaplara dokundukça ,kemanın üzerindeki tozu sildikçe sanki bambaşka bir yerlere gidiyordum..
ben bambaşka bir masal aleminde dolaşırken özgür kolumdan tutup ''amaan burda da hiçbişey yokmuş ''dedi...
zaten sülalede kitapla ilgilenen tek kişinin amcam olduğu ;o öldükten sonra evin o hazineyle birlikte satılmasından belliydi...
hayatımın en büyük pişmanlığıdır o eski ciltli kitapların o evle satılmasını önleyememek...



6 Aralık 2010 Pazartesi

I need a hero..

o kadar çok işim varken inatla içimdeki çalışma isteğinin ölmesi ne ola ki..
köyde bir odasını kitaplarımla doldurduğum minik kerpiç evde yaşamak istiyorum..
annem bile sıkılacağımı düşünüyor..
-annem beni tanımıyor ki..-
herşey acayip bu sıralar..hem huzurlu hem huzursuzum..
halletmem gereken işler boyumu aşıyor çoğu zaman..
sabah it gibi titredim mesela servis beklerken..
fedakarlık montunu kardeşine vermek değil midir ki..
içindeki ''hero'' bile yorulabiliyormuş bazen..
ı need a hero..
valla bak..

3 Aralık 2010 Cuma

cuma durum raporu


*şu sıralar yatağa erken girip 2 sayfa kitap okumadan uyuyup kalıyorum..
.
*sabah serviste kitap okumaya kalksam otomatikman uyurum diye düşünüyorum..
.
*1 günde 5 farklı burger kingten kahve içmiş insanım..kendime şaşıyorum.sadece kahveyle yaşamaya başladım..asıl şaşırdığım yanım 5 faklı burger king demek 3 farklı şehir demek 1 günde!!
.
*kendime hala bir not defteri alamadım..böyle dümdüz yapraklı ama içime sinen bişey istiyorum..yok.
.
*sürekli kötü zamanda maddi manevi yanında olduğum biri kötü zamanımda maalesef olaya noktayı koyup gerçekleri görmemi sağladı..onun nazarında hiç yardım etme fırsatı bulamadığım biri hiçkimsenin yapmayacağını yaptı...hayat çok ilginç dersler veriyor..
.
*işlerimi halledip tam da bu mevsimde cunda adasına kaçmayı diliyorum..
.
*hafta içi resmi dairelerde süründüm yine..asli hukuk mahkemesinde dava açtım ..dua edin benim için..
.
*sabahları en uzak durağa kadar yürüyüp servise ordan biniyorum...kulağımda kulaklık sabah yürüyüşleri uyanmamı sağlıyor..Power Fm Morning Team çok eğlenceli..
.
*haftasonu ayşeye tarçınlı cevizli ve havuçlu kek yapıp mis gibi kahveyle film izlemek istiyorum.kitap okuyup sızabiliriz de :)

2 Aralık 2010 Perşembe

toplaşalım


toplaşalım derken toplanalım kaynaşalım falan işte:)
kitapları seviyorsanız, kitap konuşmak, kitaplara dokunmak hoşunuza gidiyorsa ;yok ben sevmiyorum ama yine de amaçsızca bu toplulukta yer alayım her topluluğa katılma gibi bir huyum var diyorsanız yanda kitap klübüne üye olabilirsiniz...
gruptakilere toplu mail atmak için kitappaylasim@googlegroups.com adresini kullanmanız yeterli olacak..