30 Aralık 2011 Cuma

2011 analizi


*2012 filmini sinemada izlediğimde ödüm kopmuştu ..12/12/12yi merakla bekliyorum ..hatta kafamda kuruyorum o gün izin alır mıyım ?son günü nerde geçirmek isterim falan..

*2011 benim senem olacak demiştim blogda ve böyle de bir analiz yapmıştım 2010 adına..

*2010 da 1 kişi vefat ederken çok şükür bu sene ailemden ölen olmadı..

*saç rengimi yine yine yine 3 kez değiştirdim..-sanırım senede 3 kez değiştiriyorum böyle gözüküyor-

*2010 da ev alıp sümsüğü ailemize kattıktan sonra kendime ait bir hayalimi daha gerçekleştirip 1+1 ev  aldım ve ailemden ayrılıp minik oğlum kuddusiyi de hayatıma kattım.

*bol kitap siparişleri bu sene de devam etti..

*bu sene nihayet telefon ve numara değiştirmedim ..

*iş değiştirdim..

*2010 da çok kitap okuyup az gezmiştim bu sene resmen ipimi kopardım..2011 de az kitap okuyup neredeyse her haftasonu dağ tepe bayır gezerek geçirdim..

*2012 HEPİMİZİN SENESİ OLSUN!TÜM GÜZELLİKLER UYANDIĞIMIZDA YANIBAŞIMIZDA OLSUN..


23 Aralık 2011 Cuma

kitap kime gidiyor



yorumlarda sıralama şu şekildeydi;

1 mozclk
2  Tully 
3 water ash 
4  Gul/İnn
5  agresif prenses 
6  pinorun annesi
7  NİLAY (nilmoon)
8  Semih
9  necli
10 Selin C.
11 pıtırcık
12  ayseli 
13  flzpink 
14  öz'üm
15 küfkedisii
16  Benhur 
17 BELMA
ben excellde kopyaladığım için bir boşluk fazla almışım o yüzden 18 obje gözüküyor ama katılmak isteyen 17 kişi vardı.haksızlık olmasın diye direk yayınlıyorum .tekrar listeleyip seçmedim ;hatasıyla sevabıyla kazanan mozclk


bana adresini mail atarsan en kısa zamanda kitabını kargolarım.

yara





ailemin garip hikayesini bilmeyenler bu yazıyı anlamayabilirler..
  1.hikaye burada
hikayenin devamı burada


annemlerden bütün resimleri evime getirdim.
tek tek ayırdım,tek tek dokundum..
 babamı dayısına evlatlık vererek iki erkek kardeşi ayıran babannemi düşündüm.. 
tam abi kardeş dayanışma içinde olacakları sırada amcamı kaybetmemizi bir de..
 amcam ailedeyken babam yoktu,babam ailesine geri döndüğünde amcam ..
 sonra ikisinin gençlik fotoğraflarını koydum çerçevelere.. 
yerleştirdim yan yana.. 
hem babamda,hem bende,hem amcamda,hem amcamın kızında bu büyük yara..
 sırf annelerinin hırsları uğruna; 
birbirine hasret giden iki kardeş.. 
birbiriyle görüşemeden büyüyen iki kuzen..

21 Aralık 2011 Çarşamba

bilmeyenler için..




gerçekten dokunamayan insanları es geçiyorum..ama sırf toplum yadırgıyor,kedisi olan evler pis olarak algılanıyor,kedilerden hastalık bulaşıyor diye düşünen zihniyetlere aşağıdaki yazıyı okumalarını tavsiye ediyorum..Biz genel olarak müslüman bir toplumuz-ki neden bilmiyorum başka dine mensup insanların hayvanlara daha saygılı olduğunu düşünüyorum-.. Kediler çoğu insandan daha temiz yaratıklardır..Evde hayvan besleyenin evine melekler girmez sözünü benimseyenlere aşağıdaki yazıyla selam olsun;


  "Kâ'b b. Mâlik'in kızı Kebşe'den rivayet edilmiştir. Kendisi Ebu Katade'nin oğlu ile evli bulunuyordu. 
Ebû Katade onun yanına gel­di. Kadıncağız ona abdest suyu boşaltıp hazırladı, derken bir kedi gelip o sudan içmeye başladı. 
Ebû Katade su kabını ona meylettirip kolay içsin diye bıraktı. 
Kebşe diyor ki: Benim baktığımı görünce şöyle dedi: "Kardeşimin kızı! Buna hayret mi ettin?" 


Bende:"Evet..." diye cevap verdiğim de şöyle dedi:
 "Şüphesiz ki Resûlüllah (a.s.) Efendimiz buyurdu ki: "Doğrusu kedi necis değildir; o gerçek­ten sizin etrafınızda çokça dönüp dolaşanlardandır.."[76]
 Hz. Aişe (r.a.)'dan yapılan rivayete göre, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, su içsin diye kapı iyice ona meylettirir, sonra da arta ka­lanı ile abdest alırdı.[77] 
 Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılıyor:


 1- Kedi necis değildir.
 2- Artığı da necis olmaz, o bakımdan arta kalan su ile abdest alınır.
 3- Kedinin su ve gıda ihtiyacını karşılamak ve bu hususta ko­laylık sağlamak sünnettir.


Enes b. Malik (r.a.)'den yapılan rivayete göre, şöyle demiştir: Resûlüllah (a.s.) Efendimiz Medine'de Bathan denilen yere çıktı ve "Ya Enes! Benim için abdest suyu doldur," buyurdu. Ben de suyu doldurup hazırladım. Resûlüllah (a.s.) tabii ihtiyacını giderdikten sonra su kabına doğru gelirken bir kedi o kaptan su içmeye başlamıştı. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.), o su içinceye kadar durup bekledi. Sonra ben bunun (hükmünü) sorduğumda buyurdu ki:

"Ya Enes! Doğrusu kedi de ev eşyasından biridir, bir şeyi kirletmez ve murdar da yapmaz..."[84]





"anlatılanlara göre peygamber efendimizin kedisinin ismi müezza’dır.. hz. muhammed kedisi müezza’yı o kadar çok severmiş ki, müezza bir gün sedirde oturan hz. muhammed’in giysisinin ucunda uyuya kalınca kediye kıyamayan hz. muhammed, giysisini keserek sedirden kalkmayı tercih etmiş."

20 Aralık 2011 Salı

Nesine? Hem Büyüğüne, Hem Garantisine!

Biliyorsunuz Yılbaşı Özel Çekilişi Türk Milleti için geleneksel bir heyecandır. Çekiliş yapılırken herkes ekran başına kilitlenir, sizin numaralarınızı taşıyan topların çekilmesi için dualar edilir. Biletinize sonuna kadar güvenirsiniz çünkü onu, uğurlu olduğuna inandığınız bayiden almışsınızdır. Lakin gelin görün ki hep amorti!

Biz de sevgili bloğunuz olarak araştırdık ve son 10 çekilişin 2 tanesinin büyük ikramiyesi Nesine.com’da satılan Milli Piyango biletlerine çıktığını gördük. Bu nedenle biz de dedik ki, neden bu blogda da Nesine.com biletlerinden satmıyoruz? Şanslı okurlarımızın ayağına kadar getirmiyoruz? Hatta bir de üzerine neden bomba gibi bir kampanya yapmıyoruz; 5‘er adet biletten oluşan Amorti garanti paketi alana 1 Amorti Garanti demiyoruz?

Sizce de buradan daha şanslı başka bir yer var mı? TIKLA, HEMEN BİLETİNİ AL!

Şansımız dönecek diye saatlerce kuyrukta beklerken aslında farkında olmadan şansımızı kaçırıyoruz. İnanın hiçbir şey sizi o kadar beklemez! Demem o ki; yılbaşında biletlerinizi benim bloğumdaki link üzerinden alın, siz kazanın biz de mutlu olalım!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

17 Aralık 2011 Cumartesi

şans




can sıkıntımın üstüne şansım iyiydi bu sıralar..önce filizin bloğunda
an AYFER TUNÇ-YEŞİL PERİ GECESİ ve İRVİN D. YALOM-NİETZSCHE AĞLADIĞINDA kitaplarını kazandım..ikisi de sipariş sepetimdeydi üstelik..
onun arkasından Hürriyet'in kültür sayfasında her cuma yayınlanan sorulara karşılık verdiği hediyelerden biri olan KÜLLER kitabı geldi..-ki cidden kazanmayı çok istemiştim bu kitabı-

Annem geçen gün aradığında bıktım yaw bi kitap daha geldi ,nelere para veriyorsun şu hale bak yetmedi koli koli götürdüğün kitapların diye söylendi:)Annem için elimde olan kitaplar zaten bana yetebilir ama maalesef bana yetmiyor:))
söylendiği kargo yine Hürriyet'in kültür sayfasından kazandığım GÖKYÜZÜNÜN YARISI kitabıydı..
ya bu kültür sorularına benden başka katılan yok ,mecbur bana yolluyorlar ;ya da cidden şans 2 hafta üst üste bana gülmüştü:)))

bugün de can sıkıntısından girdiğim hepsiburada.comdan 50 tllik hediye çekim olduğunu gördüm :))maille bile haber vermiyorlar köftehorlar ..bak zoi sana 50 lira verdik al harca oh sefan olsun diyen yok..öylesine girmesem görmeyeceğim gidecek canım 50 lira:)

rendelemekten nefret eden bir birey olarak aşağıdaki aleti aldım bakalım..


-evet kuddusi bildiğin obur!! o göbek oburluktanmış; kanıtlandı-

16 Aralık 2011 Cuma

kitap isteyen

kitaplığımda okunmayı beklerken gidip bir tane daha sipariş vermişim bu kitabı...okuyup kitaplığıma yerleştirirken baktım ki okunmayı bekleyen kitapların arasında da 1 tanesi beni bekliyor:)))
e burumda ne yapıyoruz??kitabımızı bir başka kitaplığa hediye ediyoruz..
daha önceki kitap hediyelerim gibi bu hediyemde de kaynını bloğuma ekle,facete beni dürt,görümcenin annesine çekilişten bahset gibi şartlarım yok..
istiyorsan açık ve net şekilde zoi ben bu kitabı istiyorum de canımı ye..kargo her hediye gibi tabiki bana ait..

kitap cidden değişik ve sürükleyici ..bu da arka kapak yazısı;

Mezopotamya insanlarının tanrılarla konuştuğu zamanlarda doğmuş bir efsane, Osmanlı'nın büyülü sokaklarında tekrar hayat buluyor. Baharat Tüneli’nin ozanları, eski tılsım üstatları ve hatta bizzat saray ahalisi fısıldıyor efsunlu hikayeyi kulaktan kulağa. Zaman, insanoğlunun avuçlarından kayıp giderken Tılsım-ı Kudret efsanesi de yaşadığımız çağa ulaşıyor; fakat İstanbul’un kadim sokakları, tüm bunların bir efsaneden çok daha fazlası olduğunu anlatıyor...


“Uğultuların arasında bir ses duydum,
Öte diyardan bir haykırış.
Araladım bin zincirli kapıyı ardına dek,
Korkuyla kavrulan birini buldum.
Kıl gibi ince bir ipin üzerinde yürüdüm,
Kanım yere damlarken insan tohumlarını gördüm,
Bedenim alevin korudur, yalanın özü,
Ateşten toprağa, hiçlikten varlığa döndüm.”

23/12/2011 cumaya kadar bu yazıya yorum bırakabilirsiniz.

savaş

kuddusinin veterineri annemlerin yan sokağında olduğundan veteriner dönüşü sümsüğü de ziyaret edelim dedik..
sümsük sepetten çıkan tıfıl kuddusiyi gördüğünde kalakaldı...resmen kal geldi hayvana hiç kıpırdamadan kuddusiye bakmaya başladı..
kuddusi de sanki sümsük hiç yokmuş ve senelerdir o evde yaşıyormuş gibi önce gitti bir güzel sümsüğün mamalarını yalana yalana yedi..benim uslu kızım hala sesini çıkarmadan mamalarını hüpleten kuddusiye bakıyordu..
kuddusi mamaların bittiğine emin olduğunda gidip bir güzel sümsüğün tuvaletini de kullandı keyifli keyifli..
peki sümsük ne yaptı??
kustu!!!
artık garibim nasıl midesi bulandıysa bu pişkin kuddusiden ..mamalarını yerken bişi demedi de kuddusi sıçarken resmen ay daha fazla bu iğrençliğe katlanamıyciiim diyerek kustu :)))
kuddusinin psikolojisi pişkinliğinden bozulmaz ama sümsük kızımın ruh sağlığı için kuddusi artık annemlere gidemiyor..

14 Aralık 2011 Çarşamba

rapor

*normal hayatta ne kadar rahat olmaya çalışsam da iş hayatımda bunu beceremiyorum ben.günlük hayatta insanların hatalarına gösterdiğim töleransı iş hayatımda gösteremiyorum..işim muhasebe olduğu halde yedek parçayı toparlamaya çalışmak,onların vermesi gereken raporlar için onları sürekli dürtmek beni çok yordu hatta uykularımı kaçırdı..bütün gece düşünüyorum nasıl toparlayacağım ..bu insanları kırmadan bu sistemi nasıl oturtacağım diye..zira kaç senedir bakkal defteri gibi tutulmuş bir düzen var ve böyle kurumsallaşmaya giden bir firmada en çok şaşırdığım şey bu oldu..
.
*kuddusi ile hala kavgalıyız..zira kendisi yatağa teşrif ettiği halde eskisi gibi sarılıp yatmak yerine direk arkasını dönüyor..bildiğin geliyor yatağa yatıyor ve bana arkasını dönüyor!hayatıma giren en gururlu erkek kendisi..
.
*uzun zamandır istediğim Edirne'ye gidip ananemi öpmek eylemini hala gerçekleştiremedim..bu haftasonu da gerçek olamayacak çünkü kitap kulübümüzün toplantısını nihayet gerçekleştiriyoruz.
.
*kitap okuyamıyorum ..okuyamıyorum..okuyamıyorum..eve geliyorum pilim bitmiş oluyor..aslında iş yoğunluğumu düzene oturttum ben sorunum bütün gün diğer bölümün raporlarını nasıl düzene sokacağım konusunda..haliyle kafam yorgun oluyor eve geldiğimde..
.
*ev dekorasyonunu kırmızı ağrılıklı yaptım..edirneli olmamdan mı yoksa yılbaşı geliyor diye her yerde kırmızı objeler görmemden mi kaynaklanıyor henüz çözemedim.
.
*aşk hayatım solda sıfır..ve tarifi imkansız bir huzur içindeyim niyeyse:))


8 Aralık 2011 Perşembe

cins

kuddusi geceleri yanağını yanağıma dayamadan uyumuyor..
akşam kitabımı alıp yatağa geçtiğimde beyimizin uykusu çoktan gelmişti ve yine üstüme tırmanıp omzuma yerleşti..
o halde kitap okuyamayacağımdan alıp yorganın üstüne koydum..büyük bir homurtuyla atlayıp yere yattı..
yerde yatmasına gönlüm razı olmadı yine kaldırıp yanıma aldım..büyük bir homurtuyla yine gitti yere yattı..yine aldım..yine homurtu yine yer..
en sonunda pes edip bıraktım yerde..
gece yarısı beyimiz yerden kalk gel benim elimi ısır kaç..
kedi de olsa ;
erkek erkektir işte konu yatak olunca ..

7 Aralık 2011 Çarşamba

nazar

sabah minübüse 1 karış incecik topuklu ayakkabılarıyla binen 200 kiloluk teyze;ayakkabının topuğu kırıldığında ''ay göze geldim bugün ''dedin ya sendeki özüven bizde olsa..

6 Aralık 2011 Salı

biz beynimizi fazla mı yoruyoruz bilmiyorum..muhasebeyi seviyorum evet ama 1 hafta boyunca eve kafam dolu olarak gidip sadece uyuyorum..
odalarında oturup sürekli avon kataloğu bakan memurlardan olamayacağıma göre bazen a101 de kipada kasiyer olmak istiyorum..
tek derdim cırt cırt insanların aldıklarını geçirmek,harcamalarını bonusa 5 takside bölmek olsun istiyorum..

30 Kasım 2011 Çarşamba

haberiniz olsun

watsons magic lip balmın ne olduğunu bilmeden aldım..aslında ben onu sadece koruyucu sanıyordum,böyle dudakları yumuşatsın yeter dediğimiz ürünlerdendir diye düşündüm.fiyatı 3 lira gibi birşeydi ben alırken..eve geldim aynaya bakmadan alelacele sürdüm koydum kenara..5 dk sonra annem acayip acayip bakmaya başladı ..10 dk sonra kızım sen evde rujla mı geziyorsun deyince de yumuşatıcı o anne ondan parlıyor dedim..mutfağa gidip kahve alırken gözüm aynaya takıldı,geri gelip baktığımda dudaklarım bildiğin ruj sürmüş gibi kırmızı(!)ydı:)
ruju benim gibi sevmeyenler ve doğal renklendirici arayanlar için birebir..



gelelim temiz mamaya.. geçen gün judy'm mail grubumuz olan kitap kulübümüzde link verince siteye girip deneme mamalarına tıkladım..hatta sitelerinde satışa sunulan tüm kedi mamalarından numune istemiş oldum:)ulan manyağa bak gözü doymuyor tüm mamalardan istemiş göndermeyelim aç gözlü bu belli demişlerdir şimdi diye mamalardan umudumu da anında kesmiştim ama ertesi gün numune mamalar elimdeydi:))
kuddusiyle sümsüğe tattırdık hepsinden gayet de takır takır yediler bayıla bayıla.
yerli üretim olduğu için -sanki yabancı üretimlerin kalitesi garantiymiş gibi-her Türk insan evladı gibi ben de acaba bu işte bişi var mıdır lan ..kilo kaybettirir mi kalitesi nasıldır diye düşünmedim değil..15 kiloluk 1 çuval mamayı sipariş verdim bizimkiler gayet iyiler şuan ..arada mahallemizin maskeli şakirine de veriyorum sabahları-ki onun hikayesi çok komiktir-
bu sıralar dekorasyon olayına taktığım için ilk girdiğim site ikea oldu..online sitesi nihayetttt açılmış:))))
istediğim perdeler stokta yoktu ama olsun:)
nilay anacım bak evden çıkmamıza gerek kalmadı:)adamlar bizi düşünüp bu işi de halletmişler:))

gelelim bambu kokuya...koku olayını önce ünlü markalarla çözeyim dedim böyle evde gece yarısı biri geziyormuş gibi garip sesler çıkaran fıslardan aldım..
kibrit kutusu kadar evimde sadece fısladığı yeri 3 dakika ancak kokutabildiler...hal böyle olunca eski işyerimin bana kazandırdığı tek şey olan koku aklıma geldi -evet maaşımı vermediler-
lan çubuklar ne kadar koku yayabilir ki lafımı ağzıma tıkmış bir icattır bu.biz büyük bir kırtasiye marketten almıştık ama bu da sitesi


ha bi de hazır sıra gelmişken bir kampanya başlatıyorum ;





her eve bir kudddusiiiiii

29 Kasım 2011 Salı

düzen


bugün internette indirimden aldığım 50 liralık montu kredi kartıma 6 taksit yaptırırken önüme patronun gönderdiği faturalar geldi..
ünlü bir mağazadan aldığı 3 tshirt 1 kazak 1 kemerin faturasıydı ve tutarda 3,900 TL yazıyordu..az pazarlık yapılırsa kapıya çekilecek doğan görünümlü şahin parasıydı bu..
işte o an düzene niye düzen(!) denildiğini anlayıp kafamda geçen bin bir düşünceyi uzaklaştırdım.. ödemeler ağırlaştı zaten kuddusinin aşıları da karttan çekilecek en iyisi 2 taksit daha ekleyeyim diyip 50 lirayı 8e böldürdüm..
pişman değilim .

28 Kasım 2011 Pazartesi

pınar


kuddusinin dişi şişip gözü kapanınca soluğu dün veterinerde aldım..
girişte yukarıda görünen tipsizin aynısı sahibiyle birlikte sıra bekliyordu:)

-kızınızın ismi ne diye sordum..
-pınar :) dedi..biliyorum pek kedi ismi değil aslında pınar diye kedi olmaz diye güldü..sizinkinin adı ne?
-kuddusi!
-!!!!



23 Kasım 2011 Çarşamba

etik

dün bir arkadaşım ''mali müşavirinin yüklettiği program''konusunda yardım istedi benden..kendisinin muhasebe bilgisi yok ,yeni elamanı da o yüklenen programı bilmiyormuş yardımcı olur musun dedi..
iş çıkışı görüşmek üzere sözleştik..
gittim de.
programı açarken lisansın ''x gıda ''üzerine olduğunu gördüm en başta..yani arkadaşımın şirketiyle hiç alakası olmayan bir firma..
kutudan çıkan lisans sözleşmelerine baktığımda lisansın gerçekten de başka bir firmaya 2008 yılında verildiği ve ''tekrar satışı yapılamaz'' ibaresinin gözü çıkaracak kadar büyük yazıldığının farkına vardım..
mali müşavirini arayıp lisansı başka bir firmaya ait bir programı nasıl olur da yasalmış gibi mükellefine yüklettiğini sordum..
ama o program normalde 600 lira ben 400e yüklettim diye aptalca bir ifade kullandı önce..-internet üzerinden programın 2 versiyon yüksek ve sıfır hali 466 tlye satılıyorken hem de-
peki onu geçtim bu programı demirbaş olarak şirketin mizanına faturası olmadan nasıl kaydedeceksiniz dedim..
Türkiye'de herşey faturalı mı sanki deyince iş koptu zaten..
bunu söyleyen devletin sorumluluk verdiği mali müşavir..ve mükellefinden her ay tıkır tıkır parasını alan bir adam..mükellefini göz göre göre riske atan bir müşavir..yazık..

22 Kasım 2011 Salı

Yeniçarşım.com ile Evden Çıkmadan Çarşıya Çıkıyoruz!

Ekim ayından bu yana yayında olan Yeniçarşım.com, alışkın olduğumuz e-ticaret sitelerinden oldukça farklı. Site şimdiden sloganı olan “Evden çıkmadan çarşıya çık” mottosunu fazlasıyla yerine getiriyor. Çünkü şimdiden Yeniçarşım.com’da yüzlerce mağaza var ve siz dilediğiniz ürünü bu mağazalar arasından seçerek kolaylıkla satın alabiliyorsunuz. Üstelik, internetten alışveriş yaparken en çok çekindiğimiz “güvenlik” engelini Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi ile çözmüşler. Sistemi açıklayan video:



Yeniçarşım.com’un diğer alışveriş sitelerinden önemli farkları var. Platformun en belirgin karakteristiği olan alıcı ile satıcıyı bir araya getirme stratejisi, satıcıların (mağazaların) ticari kuruluş olması gibi akıllıca bir taktikle desteklenerek, son derece başarılı bir sistem getirilmiş durumda. Yeniçarşım.com’da satış yapan her mağaza, ticari unvana sahip, fatura kesen ve dolayısıyla garantili ürün satan mağazalar. Bu sayede aynı ürünü birden fazla mağaza arasından güvenle seçerek satın alabiliyorsunuz. Herhangi bir problemde “Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi” ve Yeniçarşım’ın başarılı müşteri hizmetleri departmanı hizmetinizde.

www.yenicarsim.com'da 24 farklı kategoride onbinlerce ürün bulunuyor. Giyimden aksesuara, elektronikten beyaz eşyaya kadar aradığınız her şey Yeniçarşım.com’da.

Ayrıca, www.facebook.com/yenicarsim ve www.twitter.com/yenicarsim adreslerinden ise Yeniçarşım’ı takip edebilir, kampanya ve fırsatlardan haberdar olabilirsiniz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

beyaz dizi

seneler önce bu gogıl mogıl yokken gençliğimizin akın ettiği 2 şey vardı..tabi bu iki şey de kadın ve erkek seçimi olarak 2 ye ayrılırdı..
komşumuzun kızları gazete bayiinden ''beyaz dizi''alırken oğulları ''bulvar ve tan''alırdı.
kadınlarla erkeklerin hayata bakış açıları bu kadar basit işte:))

peki bu beyaz diziler masama nereden geldi ..bloglar arası gezinirken hobicoffee'nin bu projesine rastladım-ki gerçekten harika birşey-
bir kenarda duran kitaplarını kargo ücreti karşılığında başkalarıyla paylaşıyor..
ben de uzun zamandır yalnız yaşayan ve sağlık sorunları nedeniyle pek evden çıkamayan 50li yaşlardaki bir ablam için beyaz diziyi istedim ondan..uzun zaman önce bulursan beyaz dizi alır mısın demişti bana..kitaplar bugün elimdeydi..

yalnız kitaplar gelince bi acayip oldum..84-86 senesinin kitapları ve kimbilir hangi ellerden geçip hangi ellere gidecek ..
hiç tanımadığım hobicoffee ;hiç tanımadığı bir insanı mutlu edecek..

15 Kasım 2011 Salı

soru


aldanıyorum sanırım böyle masum durmana
2 gündür bacaklarım ve kollarım dövülmüş gibi ağrılarla kalkıyorum yataktan zira;
geceleri ben uyurken sen mi dövüyorsun beni yoksa?

14 Kasım 2011 Pazartesi

6 senede


bazen özgür ruhuma sinir oluyorum ben..
ciddi anlamda sinir oluyorum..
uzun süre bir yerde kalamam mesela ..
uzun süre biriyle olamam..
hep yalnız olmalıyım.
hep tek..
göçebe ruhum söz dinlemiyor..
nasıl mı?
dün hesapladım..
6 senedir yalnız yaşıyorum ..
6 senede 12 ev değiştirmişim mesela..
12 kez eşya topla..
yerleştir..
gardolabını sök..
gardolabını kur..
uydunu sök..
uydunu ayarla..
6 senede 6 iş değiştirmişim mesela..
6 kez hiç tanımadığın insanlara merhabayla başla..
ortama alış..
sistemi kur..
istifa et.
tekrar başla..
6 senede 3 araba değiştirmişim mesela..
3 kez pazarlık yap..
sigortası kaskosu ..
tekerleği krikosu..
6 senede 3 farklı şehirde yaşamışım mesela..
bir şehrin denizi çekmiş beni..
diğerinin sakinliği..
6 senede 2 farklı evlilik yapmışım mesela..
ama konumuz bu değil.
bu göçebe ruhumla alakalı değil..





3 Kasım 2011 Perşembe

aşüre


yukarıdaki görseli görüp verdiğim sipariş bugün geldi..
böyle koklayacağım ,sürdüğümde hayallere falan dalacağım diyordum ya;
rahmetli babannemin aşure kazanına daldım resmen!
almayın anacım..
daalın hadi .

29 Ekim 2011 Cumartesi

bu sıralar..


bu sıralar;

*bana verilen sözlere güvenerek çok yakın bir arkadaşıma söz verdim..2 haftadır onun üzüntüsünden uyuyamıyorum..hayatta nefret ettiğim bir şey varsa o da sözlerin tutulmamasıdır..daha da nefret ettiğim şey ise sözümü tutamamaktır..
bu hata çözülse de rahat bir nefes alsam..
.
*yukarıda gördüğünüz şahsiyet yeni evimin minik üyesi Kuddusi..
ilk getirdiğim gece yatağımın altına saklanıp ağlayarak beni kahretmiş bir şahsiyettir.2.gece yatağın üstüne teşrif edince tanıştık kendisiyle..
.
*şehit olan kardeşlerimiz,depremde ölen vatandaşlarımız,açıkta kalan insanlar,deprem gönderilerinin yağmalanması,deprem vergilerimin yağmalanması derken durup sadece seyredip Allah'a havale ediyorum..
.
*uzun uzun yazacaklarım var ama taşınma yerleşme telaşı,iş yerindeki yoğunluğum,evde internetimin henüz bağlanamaması yüzünden yazamıyorum..
.
*annemi en çok rahatlatan şey kolilerce kitabımı yeni evime taşımış olmam:)
.
*uzuuun zamandır yapmadığım birşeyi yapıyor,geceleri mecburiyetten televizyon izliyorum.kitap okuyamıyorum bu sıralar,internetim olmadığı için film de seyredemiyorum tek seçeneğim tv karşısında uyumak oluyor..
.
*aşka karşı olan inancımın uzun zaman önce kaybolduğunu farkediyorum bazen..böyle günlük koşturmacamın içinde bazen durup nefes aldığımda oluyor.
.
*aşk mümkün müdür hala?

20 Ekim 2011 Perşembe

ana.

Sınırda KALLEŞLER kol geziyor... KARDESİM CAN VERİP aman vermiyor!!! Ağlama ana sen sil göz yaşını!!! Oğlun ölmedi kaldır başını...!!

Annesi ölene öksüz, babası ölene yetim, eşi ölene dul derler ama evladı ölene bir isim yok, çünkü bu isim verilemeyecek kadar kötüdür.

18 Ekim 2011 Salı

wish


daha önce bloğumda 1+1 hayallerim var demiştim..belki olur demişlerdi yorumlarda..belki olur..
o hayalim kira üzerineydi..kiralık 1+1 görüşmelerim de oldu ama bir türlü bir ev bulup yerleşemedim..
iş yerinde henüz 2 aylık olduğum için ev alma hayalim aklımda bile yoktu..hatta gelen yoruma gülmüştüm..evet belki 10 yıl sonra diye..
şimdi ne mi yapıyorum..her gün binlerce kez şükrederek bana ait olan 1+1 evimin badanasını yapıyor,perdelerini seçiyorum..
-ve bundan önceki postumda bana iyi dileklerini ileten tüm arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum -

1 Ekim 2011 Cumartesi

umut

benim yeni yeni umutlarım var..
hadi benim için dua edin de olsunlar..

26 Eylül 2011 Pazartesi

haleti ruhiye


çalıştığım firma büyük bir traktör markasının bayiisi olunca tarım fuarında doldurulan anketler bugün elime ulaştı..
şuan öyle bir ruh hali içindeyim ki;
markamız hakkında ne düşünüyorsunuz sorusuna '' çok sağlam kaliteli ..durumum olsaydı hiç düşünmez alırdım'' ''durumum olsa bu traktörü alırdım'' diye cevap verenlere traktör hediye edesim;
hangi televizyon programlarını izliyorsunuz sorsununa ''izdivaç ''yazan amcayı evlendiresim var..

23 Eylül 2011 Cuma

yağ..



yıl 1974..


hayvancılık yapıyorlar..büyük çiflikleri var..

ananem her zamanki gibi akşamüstü hayvanlar için kalkıyor oturduğu divandan..

annem yayığın başına geçip terayağı yapmaya başlıyor ayrandan..

sonra birden kapısı açılıyor çifliğin..

dedem elinde 1,çoban elinde 2 koliyle içeri giriyor yüzünde gülümsemeyle..

''hanım bak! ''diyor..''bugün ajansta geçtiler kahvede ,artık sana yağ satılmayacakmış bizim bakkal emmide.. karaborsaya düşmüş sana yağ..ben de girdim sıraya(!) kaptım 3 koli sana yağ!!''

....

yıl 2011..

annem sana yağ alırken marketten kendince gülümsüyor..

''iyi de biz zaten hayatımızda sana yağı babam karaborsadan alınca gördük''diyor..


21 Eylül 2011 Çarşamba

açıklama..


yeni bir işe başladım..
yeni bir iş yeni sorumluluklar..
6 şubeli otomotiv alanındaki firmanın tüm muhasebesel işlemleri..
stokları,carileri,raporları,kredileri,yedek parçası..aklınıza gelebilecek hepsi..
bilgisayarların şimdiye kadar sadece oyun oynamak için kullanıldığı bir firma üstelik..
yeniden program kurulması,geçmişin tek tek elden geçirilip bilgisayara işlenmesi,barkod sistemine geçilip 29.436(yirmidokuzbindörtyüzotuzaltı) adet stok kodunun programa eklenmesi,
stoktaki malların sayılıp barkodu olmayanlara barkod basılıp yapıştırılması..
bunlar devam ederken güncel işlerin devam etmesi ,gelen telefonlar,kesilmesi gereken faturalar,internet sitesinin güncellenmesinin takibi..
...
bu sadece işimin şuandaki yükü...tatil yapmadan haftanın yedi günü çalışıp bitirmeye çalışan bir bünye..
sisteme oturtulduğunda plazaya taşınma süreci başlayacak..
...
peki bütün bunların altından kalkmaya çalışırken benim psikolojim??
..
yediğim kazıklar,devam eden ve daha bitecek gibi gözükmeyen davamın yükü,evde süren sessiz savaş,ilerisinin belirsizliği,kafamdaki kararsızlıklar,ailevi sorunlar,daha önce hep 2 ay içerden giden bütçemi toparlamaya çalışmam..
..
bütün bunları düşünmeden iki dakika nefes aldım diye bana sitem eden arkadaşlarım var benim..
ben kimseyi düşündüğüyle yaptığıyla ve yapmadığıyla yargılamıyorken;öyle düşünmüş öyle yapmış,öyle olması gerekiyormuş öyle olmuş diyip insanların zaten sorunlu olan hayatlarına sorun katmamaya çalışırken bana niye bunu yapıyorsunuz??
''zoi mesaj çektim cevap vermedin ama bak facete karikatür paylaşmışsın işte!''diye yargılanabiliyorum mesela..
belki görmedim mesajını?belki telefonum çantamdaydı??
''zoi kızımın doğum gününe gelmedin,burdan bari kutla hala mı stok sayıyorsun''diye ima eden dostlarım var bide..
evet hala stok sayıyorum..belki 1 ay daha sayacağım üstelik..niye hatamı telafi etmeme fırsat vermeden yargılıyorsunuz??
pardon ..özür dilerim ..benim sorunlarım olamaz değil mi..benim işim yoğun olamaz..bir kahve içimlik bilgisayar başına geçip dinlenemem ben..telefon hep elimde olmalı mesela,sürekli özür dileme modunla olmalıyım mesela bu kadar çalıştığım için..
...
anlayanlar anlamayanlara anlatsınlar;zira halim yok..

12 Eylül 2011 Pazartesi

zoi durum raporu





*sancılı geçen 1.5 senenin sonunda istifa ettim ve tam bir yere başlamışken daha iyi bir teklifle ağustos ayını 3 farklı işte çalışarak noktalamış oldum:))

.

*maaşını 3 aya bir almaya alışmış bünyem maaşım gününden erken alınca bi şaşırdı bi afalladı tabi ama çabuk toparladım..

.

*bu aralar ne film izleyebiliyorum ne kitabıma yoğunluk verebiliyorum böyle bi avare bi sarsık oldum..

.

*hayatımdaki kararasızlıklar devam ediyorken ben yine minik bir evin hayallerine başladım..bir seçim yapmak zorunda kalabilirim blog benim için dua et..

.

*canım fena halde film izlemek ve fena halde kitap okumak istiyor ama eve geldiğim anda pilim bitmiş oluyor:)

.

*sabah erken kalkıp işe kadar uzunca bir yol yürüyorum ..insan ne kadar çok uyursa o kadar miskinleşip ağırlaşıyor anladım..

.

*aynı anda bir kaç yerde olup aynı anda bir kaç şey yapabilmek istiyorum -tamam tamam o teknoloji hiçbir yerde yok:)

.

*telefonumda minik bir tiyatro oyunu oynuyorum..sıkıldığımda bunaldığımda güldüğümde sahne benim oluyor..çok farklı..

.

*aşk herşeyi affeder mi ?dersin zamanla geçer mi blog?

28 Ağustos 2011 Pazar

babam..

pic

ailemizin garip hikayelerine yer vermiştim daha önce..
babam daha babannemin karnındayken istenmeyen bir bebek olmuş..mecburen doğduktan sonra da istanbul'a dayısına evlatlık verilmiş..dayısının göztepedeki bakkalında okula gitmeden önce gazete yüklenmiş sırtına sabahın 5inde..evlere ekmek ve süt servisi yapmış..
8 yaşına geldiğinde anne özlemi o kadar ağır basmış ki ''beni annemden ayırmışlar ''demiş ve kaçak yollarla köye dönüp annesinin karşısına dikilmiş..''özledim anne''''ben geldim ''demiş..ama durum sandığı gibi değilmiş..
annesi kolundan tuttuğu gibi istanbula giden komşularının kamyonuna bindirmiş onu..geri yollamış dayısına..sarılmadan..öpmeden..koklamadan..
sonra seneler geçmiş..olaylar olmuş..günler ,mevsimler değişmiş..
annesi ölmüş bir gün..
abisini zaten trafik kazasında kaybetmiş ,babasını şeker hastalığıyla toprağa vermiş..
bir tek ablası kalmış babamın..
koskoca dünyada bu yaşına gelene kadar hep umutla sevecekleri günü beklediği ailesinden sadece ablası..
bir de onu büyüten büyük dayısı..
ve bugün ..
büyük dayısı felç geçirmiş..
çook uzaklardan bir akraba arayıp haber vermiş babama..
çoook uzaklardan bir akraba..
ve telefon açmış ablasına..
abla beni ne zaman seveceksiniz..beni ne zaman aileden göreceksiniz..o senin dayınsa benim babamdı..beni büyütendi..sevgisini verendi..felç geçirdiğini niye senden öğrenemiyorum..niye kardeşimi arayayım demiyorsun .demiş..
babam hala bir cevap beklerken ailesinden kalan son sevgi umudundan,aldığı cevap ''seninle mi uğraşacağız!''olmuş..
ah be babam..
hep arkamızda olan ,herşeyin üstesinden gelen babam..
çocukluğu elinden alındığı için hala 8 yaşındaki gibi ailesinin karşısına geçip bakın ben geldim diyen babam..
geri gönderiyorlar her seferinde seni ..
gitme artık olur mu..
sizden beni ayırdılar bakın ben geldim deme artık..
kimse ayırmadı onlardan seni..
onlar seçti bu seçimi..




21 Ağustos 2011 Pazar

ayşe tunalı



tam 5 yaşındaydım..

küçük basma donumu giymiş anlamsızca bahçede civcivlere bakıyor,dayımın gelip bir göbek atmam karşılığı bir salkım üzüm koparmasını bekliyordum..
annem giyinmiş ,düğün fotoğraflarındaki gibi mavi farını kaşlarına kadar sürmüş ,yanakları yine ruj pembesi olmuştu..kadınları anlayamıyordum..teyzem,annem ,fatma abla sürekli mavi far sürüp yanaklarına rujlarından sürüyorlardı..
annem yavaşça yanıma yaklaşıp ramadan agaya gidip aydede püsküütü almak isteyip istemediğimi sordu..
hiç istemez miydim..elini tutup ramadan agaya kadar götürüp parayı verdi..bekliyorum burdaben hadi dedi..
içeri girdim..
ne zaman o dükkana girsem tezgah üstünde kiloyla satılan bisküvilerle kenarda duran tütün kolonya doldurucusundan süzülen kokuların karışımı gelirdi burnuma..
ramadan aga severdi beni..yabaniliğim bir ona sökmezdi..
boyum tezgaha ermediğinden sadece parayı uzattım ona..bilirdi ne istediğimi..üstü şekerli eti aydede bisküvisi..
elim dolu şekilde dükkandan çıktığımda annemin minübüse bindiğini gördüm..
işte o an hayat durdu..
bisküvileri yere atıp aaaannneeeeee diye ciyaklayıp minübüsün arkasından koştum viraja kadar ..iyice gözden kaybolurken kara lastik pabuçlarımın biri ayağımdan havalanıp yana düştü ve tabi ben de dizlerimin üstüne..
mavi çiçekli basma pijamam yırtılmıştı..bir süre orada kaldıktan sonra uçan kara lastiğimi ve ağlayarak yere attığım aydede bisküvimi aldım..
ramadan aganın dükkanın önünde sessizce geçip ananemin evinin kapısını açtım..civcivlerin yüzüne bile bakmadan içeri geçtim ve usulca televizyonun karşısına geçtim..
annem gitmişti...
annem beni kandırıp gitmişti..
anneannem durumu bildiğinden hiç ses çıkarmadan yatmamı seyretti..
o zamanlar tek izlediğimiz trt 1 olduğundan televizyonda şarkıcıları seyrediyordu..
kim bu kadın anane dedim..
ayşe tunalı kızım dedi..
daha da çok ağladım ..
bir insan sırf annesinin ismini taşıyor diye kadına bakıp bakıp ağlar mı?
ağlar..
şimdi bu şarkıya her rastladığımda annemin kaşına kadar sürdüğü mavi farları,ramadan aganın bisküvi tütün kokan dükkanını,kara lastiğimin ayağımdan fırlamasını ve hayatta ilk kazığın annem tarafından atılmasını hatırlıyorum :))



-hayır bu bir küçük emrah filmi değil tabii ki:)annem beni terketmedi :)sadece fatura yatırmaya şehre indi :)yine de beklediğinden çok daha kötü bir gidişti..hala kendisine aydede büskivisinin bile annenin yerini tutamayacağını söylerim..-






18 Ağustos 2011 Perşembe

kısa.


ramazan ilk başladığında bloglar arası gezinip yeni bloglara merhaba derken bir fotoğraf beni benden aldı:)
moda bloğu adı altında yazanlara bir diyeceğim yok ..sürekli kendi giydiklerini eteğim şurdan şu kadar babetim burdan bu kadar donum ananemin hediyesi kisvesinde yazanları direkt atlıyorum..ama hayırlı ramazanlar başlığının altındaki resmi görünce bir müddet ekrana bakıp vicdanımın muhasebesini yaptım..
kimsenin inancına kimsenin yazısına bişey dediğim yok zaten ben kendikimi yaptım o an:))
başlık hayırlı ramazanlar..
altta mini etekli pespembe ruju ve evin içinde taktığı güneş gözlüğüyle hanım kızımızın kocaman bir resmi ve altında tek satır: ramazaanıınız hayırlı olsuuunnn..
eminim kulağımın dibinde olsa bu cümleyi ağzında sakız varmışçasına söyleyecekti:)
hayırlı olsuaauuaauunn tarzında:)
...
neyse efendim bir de tarihe not düşmek istiyorum ki:
sen dağda taş üstünde yatmak için çadırını arabana koyarken elinde yapağı yün döşekle çıkıp arabana koca döşeği sıkıştıran kişiye anne denir..
yadırgamayın sevin kendisini:))




9 Ağustos 2011 Salı

v for vendetta



” Bu maskenin altında bir yüz var, ancak benim değil.
Ne altındaki kaslardan daha ‘ben’dir o yüz…
Ne de altındaki kemiklerden.
Bu maskenin altında etten daha fazlası var.
Bu maskenin altında bir fikir var!
Ve fikirler kurşun geçirmez. ”


uzun zamandır izlediğim en iyi film. bana nedense ülkemin halini anımsattı..izleyin !!*



4 Ağustos 2011 Perşembe

soru.n

İŞ

beni okuyan herkese bir sorum var..yukarıda gördüğünüz şema benim iş olayım:)burası maaşlar konusunda yine sözünü tutmayıp işçiye ağır bir kazık attığı gün başka bir yerden teklif aldım..
diğer yer iş olarak sakin acaba sıkılır mıyım olayı var..bir taraftan da iş yoğunluğunun stresini çekmeye bu fani dünyada ne gerek var diyorum..
siz söyleyin ne yapardınız?

3 Ağustos 2011 Çarşamba

relax..

dün gece yine kafamı dağıtmak için film izleme seansım vardı..
gündüz kafam yeterince dolu olduğundan akşamları kitap okumak yerine filmlerle geçiştiriyorum..
laptopu açıp mutfağa gittim..
sümsük kedim yine ortalarda yoktu..
kahvemi yapıp odama döndüğümde karşılaştığım manzara buydu;



Fotoğraf0112

e tabi herkesin stres atıp rahatlama tarzı farklıdır sümsüğüm..

haklısın ;balıkları izlemenin rahatlattığını ben de bir gazetede okumuştum...


Fotoğraf0101

2 Ağustos 2011 Salı

dağ..

Bugün işe ağlayarak geldim..
sebebi yok..
aslında sebebi çok demek daha doğru olur..
bir çok nedeni içimde biriktirip dağ haline getirip ufacık bir nedenden dolayı o dağı yıkıyorum..
sabah kalktığımda içimdeki yük hala yerliyerinde duruyordu ve ben bunu nasıl taşıyacağımı düşünüyordum..
her zamanki saatte servisin geldiği yere ilerledim..
bekledim yok..
aradım..
erken geçmiş ..
beklemeden geçmiş gitmiş..
yavaşça eve döndüm..
kapıyı açtığımda annem ve sümsük kedim bana bakıyordu..
servis erken geçmiş dedim usulca..
arabanın anahtarlarını alıp kapıyı çektim..
asansöre bindiğimde aynaya baktım..
bir acayip geldi suratım..
sonra arabaya yaklaştım usulca..
kapıyı açıp bindim ve kapattım..
işte o an o içimdeki dağ yıkıldı..
ağladım..
dakikalarca orada ağladım..
dışardan bakıldığında tek sorun servisin erken geçmesiydi oysa ki..

28 Temmuz 2011 Perşembe

yeni bir neden..


*eve kendimi zor atıyor ve asla çıkmak istemiyorum..çok uyuyorum..sabah servise geç kalıyorum..
.
*çok acayip hayaller kuruyorum sanki gerçekten param varmış gibi planlar yapıyorum:)
.
*maaşımı hala alamıyor,iş değiştirme konusunda ikilemde kalıyorum..çıksam bir türlü çıkmasam bir..
.
*daha çok kitap okumak isteyip hiç okuyamıyorum..kitaplarım için kütüphane istiyor üretime girip onu bile yaptıramıyorum..
.
*30ltlik bir akvaryumda lepistes balık bakmak istiyorum..kafam bunaldığında bakayım onlara falan..evde 1 kedi ,1 japon balığı,1 beta balık varken 3. bir akvaryum olarak lepistes ailesi istiyorum..japonla beta anlaşamdığından ayrı evleri var ama benim sümsük kedim ikisini de çok seviyor:)
.
*hergün yatmadan önce kendi kendime kararlar alıp planlar yapıyorum sabah hepsi foss:)))
çok dengesiz oldum be blog.
.
*bu sıralar kendimi anlamsız bir mutsuzluk içinde buluyorum..sanki yaşama amacım yokmuş gibi hissediyorum..depresyonun dibine vurmuşum haberim yok:)
.
*epilatörümün üstüne bulunan teli bu tel ne işe yarıyor ki yağğ deyip çekmek suretiyle epilatörü işe yaramaz hale getiren kendimi tebrik ediyorum..
.
*kendime yeni bir ben lazım!!

-foto herşeye burnunu sokan sümsük kedim-

21 Temmuz 2011 Perşembe

ordan burdan



akşam yorgun bünye olarak elim kitaba gitmeyince film seyredeyim bari dedim..uzun zaman önce kitap sitesinde rastladığım kafa dağıtmalık ergen kitabın filmini yapmışlar:)
normalde kitabını okumadan filmini seyretmem ama bu kitabı okumayı düşünmüyorum:)filmine bir şans vereyim kafam dağılsın en azından dedim..
aha fragmanını izleyin sonra konuşalım ;


gördüğünüz kızan insanları aşağılayan ,tamamen görünüşe önem veren zengin biri.babası iyi bir spiker ve yoğun bir hayatları var..
bu kamil okulda başkan seçilmeden önce ''hepiniz çirkinsiniz ,ben yakışıklı ve zengin olduğum için bana oy vereceksiniz uleyn ''diye salakça bir açıklama yapıyor,hayır aslında açıklama salakça değil onca ezik öğrencinin bunu alkışlaması salakça..
neyse sonra çirkin diye dalga geçtiği cadı buna büyü yapıyor ve yakışıklı kamilimiz çirkin eciş bücüş bi yaratığa dönüşüyor..büyüden tek kurtulmanın yolu birinin onun çirkinliğini hiçe sayıp seni seviyorum demesi..
tipik bir güzel ve çirkin masalı yani..
kafanızı düşünmeye vermeden eğleneyim diyorsanız güzel bir film..
zoi sen nerde izledin dvd mi aldın derseniz linkini de veriyim bugün iyi günümdeyim:)
ahanda bu siteden ..


neyse gelelim diğer konumuza..yukarıda gördüğünüz deri ayakkabı incinin ayakkabısı olmakla beraber fiyatı 229,90 tl
maaş alamıyon nerden buluyon lan bu parayı da ayakkabı alıyon diyen okuyucular olacaktır:)
evet kuzucuklar normalde paylaşma hepsi sana kalsın sonra numarası falan kalmaz istediğin ayakkabının diyen iç sesime hadi ordan leyn deyip siteyi paylaşayım dedim:)
bu ayakkabı normalde 2009 sezonunun ayakkabısı ve ben buradan 39,90 tlye aldım:)
ayağımda görüp de hıh 2009 sezonunun bu diyeni hiç üşenmeden o kayışları yavaşça çıkartıp ayakkabının topuğunla döverim bilginize..
bir de şu üstte gördüğünüz şampuanı almak gibi bir gaflete düştüm..schwarzkopf ismi güvenilir geldiği için aldım aslında..profosyonel bakım diye satılan şampuan saçlarımı keçeye dönüştürmekten başka bir işe yaramadı..kremini de yanında kullansaydım yumuşardı tabii de kremler maalesef saçlarımı ağırlaştırıyor..kremsiz olarak saçlarımı keçeye dönüştürmeyecek bir şampuan arıyorum ben..

bugünlük bu kadar bilgi yeter şimdi bu sıcakta deli gibi yağıp bizi serinleten yağmuru izlemeye gidiyorum..

20 Temmuz 2011 Çarşamba

saf..

eskiden olanaklar sınırlıydı..hele ki çifçi bir ailenin ferdiyseniz dünyayla fazla bir ilginiz yoktur..
annemle tahliller için beklerken lafı geçti..13 yaşında ilk dolgumu yaptırdım ben dedi..babam fakirdi, çifçiydi, birgün tuttu kolumdan doktora götürdü şehre dedi..
sonra düşündü ve güldü kendi kendine ..
o zaman ne kadar cahilmişiz,diş fırçamız macunumuz yoktu..diş fırçalama gibi birşeyden haberimiz yoktu..dişimiz çürüdükçe doktora gitmeyi bilirdik sadece ..dedi ..
..
şimdiki durumumuzu düşünüyorum ..herşey elimizin altında ..her bi boktan haberimiz var...ve her yer kötülük dolu..kimse kimseye güvenemiyor..
diş çürümesin diye diş fırçası almayı akıl edemeyip çürüdükçe kızının canı yanmasın diye doktora götürebilen bir nesilden gelmişken bizim içimize bu sinsilik bu kötülük nereden yerleşmiş böyle ..

19 Temmuz 2011 Salı

antinkuntin

sabahın köründe gittiğim diş sağlığı merkezinde ''sgk da kaydınız gözükmüyor hanfendii''diyen sekreterden sonra anlamalıydım zor bir gün olacağını :)
''her ay kendimin yatırdığı ssk primleri devletin hangi kurumuna gidiyor acaba ''diyip dişçiden vazgeçtim..annem garibim benim yanımda öylesine gelmişken ''e ben gireyim bari bi baktırayım ''diyip 3 dişini birden(!) çektirmiş oldu..
ordan sgkya gidip tekrar ekranda güncelleme yaptırdım..işte bütün çile o saatten sonra başladı..
çünkü yolum maalesef devlet hastanesine düşmüştü:)
Allahım o hastaneye giren sağlıklı bir insan bile hasta olup çıkar..dahiliye için sıra alırken baktım ki annem ''e ben de gelmişken bir göz doktoruna çıkayım ''diye sıra alıyordu..o an annemle yollarımızı ayırmanın vakti geldiğini anladım..meğer annem bana refakat için gelmemiş,meğer o kendini bilmez çıkarcı düzen bizim ailede de varmış..:)
annemi orda terkedip dahiliyeye devam ettim..
bu ne kalabalığı lan böyle sıra mı olur diye geçtiğim kalabalık kan vermek için bekleyenlerin sırasıymış..anaam ben burda beklemem paşa paşa gider özelde tahlilleri yaptırırım dedim kendi kendime..tabi dedim ama 2 aydır maaş bekleyen fakir zoi maalesef o sıraya girmeye mahkumdu:))
dahiliye doktoru böyle hulusi kentmen gibi bi amcaydı..kulakları az işittiğinden yanına kadar gidip kulağına eğildim..boyumu kilomu cartımı curtumu sorduktan sonra gereken tahlilleri söyledi kıza..tahlillerde bişey çıkmazsada diyetisyene gitmemi öğütlediğinde hiçbirşey demeyip ben de onun bir kulak burun boğaza gitmesini söyledim..tabi bunu söylerken uzaklaşıyordum kendisinden duyduğunu sanmıyorum:)
neyse tahlilleri kıza yazdırdı ama elime şunları yaptıracaksın diye bir kağıt vermedi..karşıya geç kan aldır tahliller direk bizim sistemimize yansıycak dediğinde şaka yapıyor sandım..ulan o sıra zaten sabaha karşı 5te ancak biter..tahlillerin yansıdığı süpersonik sistemi kurmayı bilen devlet yaşlıların hamilelerin ayakta beklediği kan sırası sistemine bişey yapamıyordu maalesef..
sıraya girdiğimde acaba terkettiğim annem nerelerde diye düşündüm..yine dayanamıyorsun işte ..başımı sağa çevirdiğimde kantinde keyifle tostunu yiyen bir anne gördüm :)kadın 3 diş çektirmişe hiç benzemiyordu resmen bizim hamster fikrinin sosise daldığı gibi dalmıştı tosta..kızı aç bilaç kan sıralarında beklesin kadın kantinde keyif çatıyordu:)yine gururum ağır bastı kafamı çevirip sıradaki insanların off ne biçim sistem,puff böyle sıra mı olur laflarına ''başlarım böyle adalete ''lafıyla destek verdim ..
nihayet sıra geldiğinde 2 tüp kanımı verip terkettiğim hain annemi aradım telefonla ..çünkü sittin (60) sene arasam bulamayacaktım onu o kalabalıkta..
''canıım ben göz doktoruna girdim 2 gözlük yazdırdım şimdi bahçede gölgede sigara içiyom gel bu tarafa doğru''dedi..
annemi de alıp 2,30da söyledikleri gibi tahlillerin sisteme geçmesini beklemek için çay bahçesine gittim..
2,30da birsürü yaşlı teyzelerin eşliğinde sisteme düşen tahlil sonuçlarını öğrenmek için doktorun kapısına hücum ettik..evet burda da süpersonik bir sistem işliyor,güçlü ve iri yarı olan teyzeler bizi ezip sonuçlara erken ulaşıyordu..
nihayet aradan sıyrılıp içeri girdiğimde doktor değerlerime bakıp herşeyin normal olduğunu söyledi..senin vücut sağlam kızım derdin kafanda dedi..te bu kahrolası yaralar kafana takıp stres yaptığın için oluyor..
..
hayatımdaki öküzlere alerjim varmış meğer benim blog....vay arkadaş..




17 Temmuz 2011 Pazar

zoi durum raporu

zoinin tatil planları yine suya düştü blog..
tüm rezervasyonlar yapılmış,bavul hazırlanmışken hemde..
herşey kolarımda yaraların çıkması,yaralardan su ve kan gelmesiyle başladı..babam çölyak hastası olduğu için yaraları onun yaralarına benzettik..tatile çıksam çarşamba geleceğim;vergisidir faturasıdır doktora gitmem ağustosu bulacaktı..doktor mu tatil mi derken mecburen doktoru seçtik ..
pazartesi doktor olayını hallederken diş olayını da halledelim dedik..diş için de randevu aldım bakalım korkumu yenebilecek miyim:)
bugün pazar ve ben 6.30dan beri ayaktayım...herkes sıcaktan bir yerlere yatmış durumda..

sümsük kedim kendi döşeğinde mışıl mışıl esintinin keyfini sürüyor..şöyle yuvarlanıp yatması beni deli ediyor:)


kitap okumak uykumu getirdiğinden mate çayıyla beraber internette takılıyorum ben de..evdeki sessizlik herşeye bedel..

bu sıralar ne yemek yiyebiliyorum ne de keyfim var..bol bol yürüyüş yapmaya çalışıyorum ki kafam dağılsın..

zoi zor günler geçiriyor ama aşılmayacak şeyler değil; bu sıkıntılı haftalarımın biran önce geçmesi için dua edin olur mu..

şimdiyekadar hiç sıkıntılı anlarımı paylaşmadım burda ..insanları sıkıntılarımla sıkmak istemiyorum sanırım:)




Stıeg Larsson abimizin mekanı cennet olsun cidden güzel kurgulamış kitaplarını..yaşasaydı devamı gelirdi eminim çünkü devamı gelebilecek bir karakter yaratmış kendisi..3 kitabı da kendi içindeki kurgusuyla gerçekten hiç sıkmadı beni..okumak isteyenler için bence beklemeyin derim..kafanızda herhangi bir soru işareti bırakmayan ,hikayesi sürekli ilerleyen güzel bir polisiye dizi..4.5.kitabı olsa alır mıydım bilmiyorum bir süre sonra sıkılabilirdim sanırım:)

ben seri kitapların 3le sınırlı kalmasından yanayım ki aklım 4.5. kitapta kalmayıp başka kitaplar da okuyabileyim:)

..

ülkemizin içinde bulunduğu terör olaylarına hiç değinmek istemiyorum aslındaççbir çok blogger arkadaşım gibi lanetlemekle kalmayıp her haberde ağlıyorum da..

çünkü kardeşim henüz oradan yeni döndü..kaçırılan askerlerden bir tanesi onun komutanıydı ve hala bulunmuş değiller..minik bir kızı var..ailesi var..insanın sevdiği insanın nerede ne halde olduğunu bilmemesi kadar kötü bir muamma yoktur herhalde..

giden 13 can için de ailecek canımız yandı..

kardeşim yeri geliyordu 45 gün yatak yüzü görmüyordu o dağlarda gezerken..bir sürü gencecik evladı al hiç bilmediği bir bölgede hiç bilmediği bir dağda eline silah ver..

burada herşey counter strike oyunu gibi abla diyordu..tek farkı gerçekten öldürülüyoruz..

geçen sene doğum günümde kardeşimden bir telefon almıştım..

yine dağdaydı ve biz 40 gündür sesini duymamıştık..abla komutanımdan arıyorum dedi dağdayız ve çok yorgunuz..bak buradaki arkadaşlarımın sana söyleyecekleri varmış dedi..

telefonda bir sürü askerin ''iyi ki doğdunn abbllaaa''diye şarkı söylemesi beni mahvetmişti..

işte belki de bana iyi ki doğdun abla diyen o askerlerden 13ü şuan toprak altında..

rahat uyuyun kardeşlerim..ben iyi ki doğdum ama siz keşke ölmeseydiniz...