6 Haziran 2018 Çarşamba

Sigaralık



Kahve sadece bayramlarda ,ailenin büyükleri gelince içilirdi bizim evde..
Şekerden bacağı kesilmiş dedemi ziyarete gelirdi arkadaşları..
Vitrinde özenle her hafta tozu alınan  fincanlar özenle indirilir doldurulurdu bol köpüklü kahve..
Evi mis gibi kahve kokusu kaplarken çocuklara kahvenin neden zararlı olduğunu düşünürdüm hep..
''Babannen öyle dediği için zararlı ''deyip bir terlik fırlatırdı babannem ,misafir görmeden..

Bir de her genç kızın çeyizinde mutlaka olması gereken kristal takımların sigaralık parçası ortaya çıkarılır;içine bayram öncesi özenle pahalı sigara doldurduğumuz sigaralık ,gelen amcalara tutulurdu şeker gibi..
Sigara neden çocuklara zararlı diye soramazdım bu kez babanneme..

18 Mayıs 2018 Cuma

Sene..



Seneler önce ..
Yani dedemi kaybettiğim sene..
Ölümün aslında hiç de uzak ve soğuk olmadığını anladığım sene..
Soğuk değil; çünkü onu hepimizin gideceği bir tatile en önce yollamışız ,bizi orada bekliyormuş gibi düşünmeye başladığım sene..

Halamın oğlu ,ben ,3-4 arkadaşımız daha gece 12 de mezarlığa girip sabah 4 gibi çıktığımız sene..

O yaz her gece 12 de mezarlığa girip orta yerdeki çeşmenin orada sabaha kadar oturur ölümü,aslında bizi gördüklerini,aslında onları hissedebildiğimizi konuştuğumuz sene..

Çorum'da mezarlıkta ağlayan kız haberini okuduğumdan beri ,sosyal medyanın aktif olmadığına şükrettiğim sene..

Küçücük kasabada çok farklı anılabilirdik zira..


10 Nisan 2018 Salı

Her Akşamüstü..





Çocukken en sevdiğim şey babannemlerin arka camından yokuşa bakmaktı..
Gelip geçen insanlara,oynayan çocuklara,yokuşu çıkan bisikletli gençlere..
Her akşam kesintisiz olarak arka sitemizde oturan baba -oğul gelirdi yokuştan yukarı..
Adamın turuncuya çalan saçları ,yuvarlak gözlükleri vardı..
Oğlan  5 yaşlarında ,mavi bisikleti olan ,sarışın,sevimli bir çocuktu..
Yokuşu çıkamadığı yerde babası arkadan ittirir,bazen de sohbet edip gülerek gelirlerdi..
Her akşamüstü aynı ritüeli seyrederdim ..
Her akşamüstü..
Onlar gittikleri piknikte baba oğul bir akşamüstü  yanarak ölmeden önce; her akşamüstü..

Ne zaman gözlerimi kapayıp çocukluğumu ve  o yokuşu düşünsem hala gülerek geliyorlar..
Son kez çıktıkları o yokuşta hapsolmuşlar gibi..



3 Nisan 2018 Salı

En Güzel Hediye



-Babaa gelip k.çımı yıkar mısıııınnnn

-Niye ben yıkıyorum oğlum annen yıkar şimdi

-Hayır sen yıkayacaksın çünkü bugün annemin doğum günü!!!

Bu hayatta beni gerçekten düşünerek verilen en güzel hediyelerin başında geliyor sanırım :)

20 Şubat 2018 Salı

Maşatlığa Kırlayan Kızan -Haluk Ecevit


Oturduğum köye yakın bir köyde geçen; yazarın kendi küçüklüğünden hikayeleri içeriyor kitap..
Nursel hediye etti ve birlikte okuduk kitabı.İkimizin de tek sorunu yazıların küçüklüğünün göz yoruyor olması idi.Bu sorunun yeni baskısında düzeltilmiş olduğunu  yazarın kendisinden öğrenmiş olduk bu arada.
Başlarda sürekli Trakya şivesi bizi yorar mı diye düşündüm..Sürekli o şivenin içindeyiz kabul ama tüm hikayelerin bu şiveyle aktarılmış olması okurken ters etki yaratır mı acaba dedim.
Başlarda yarattı da..
Kitap ilerleyip kısa kısa hikayeler devam ettikçe kendi çocukluğuma dönmeye başladım..Kendi nenem,kendi dedelerim aklıma geldi ..
En çok yazarın halasının hayatı gibi kısa hikayesi vurdu beni..
Kitabın sonunda kendi oturduğumuz köyde geçen ufak bir anı da gülümseme sebebimiz oldu..



(Tanıtım Bülteninden)

"Aman ba kızanım, bizim aşkımızdan noolacak?'

Şimdilerde anlıyorum bu cümlenin ağırlığını. Bizim insan böyleydi işte, yıllar yılı kahır çekmekten, yokluktan, çalışıp didinmekten, zor yaşam şanlarından, hayatta kalmak gailesinden bir aralık bulup bir türlü keyfine bakamamış. bir gün olsun kendi için yaşayamamıştı Aşk ise, adını sadece radyo ve televizyondan duyduğu, ayıpladığı, mahrem gördüğü bir duygu, üzerine hiç yakıştıramadığı bir elbise gibi iğreti ve dünyadaki bir kayıp kıta kadar uzaktı ona. "

"Bu ahalinin arasında öyle bir grup vardı ki. Pinpiri Asan'ın kahvesinden başka yere çıkmaz, aynı grubun içinde bulunduğu arkadaşlarını bir gün olsun görmeden rahat edemezlerdi. Peki kimdi onlar? İşte hepsi oradaydı yine... ömür boyu sürecek olan bir arkadaşlığı dakikalarca önce kurmuş olan iki çocuğun vardiya teslim almak üzere gittiği kahve önünde, en görkemli masada bir bir sıralanmışlardı...

Daima traşlı yüzü ve temiz mintanı ile bakışlarım bir kartal gibi insanların üzerinde dikkatlice gezdiren mavi gözlü Feyim Çavuş. Sürekli kitap okuduğu içtin yüzüne bakıldığında hep uykuluymuş hissi uyandıran, şişe dibi gibi gözlüklerinin ardından çevresine sakin sakin bakan Acı Kemal. O sene başında yenilediği kasketini hafifçe alnından yukarı kaldırmış ve arkadaşları ile ettiği sohbette söz hakkının kendisine gelmesini saygıyla bekleyen Çavuş Ali... Çorlu meyve-sebze halinde çuval çekelemekten nasır tutan ellerini masanın üzerinde birleştirmiş, kendinden onlarca yaş küçük delikanlılarla dahi çarçabuk ahbap olabilen mütevazı gönüllü Kula Üseyin .. Ve konuşurken kelimelerini dikkatlice seçmeye özen gösteren, ağzını neredeyse bir İstanbullu aksanına yakın derecede güzel konuşmak üzere kullanabilen Kaveci Memet... Söyledikleri üçüncü parti çaylarını usulca yudumlarken, bir yandan da hararetli sohbetlerine devam ediyorlardı."
Sayfa Sayısı: 178

Baskı Yılı: 2016


Dili: Türkçe
Yayınevi: Ceren Yayınevi


Editör : Şeref Kurtiş
İlk Baskı Yılı : 2016
Sayfa Sayısı : 178
Dil : Türkçe


2 Ocak 2018 Salı

Yeşil Bisikletli Kız-Çimen Erengezgin

.
Eğer benim gibi kişisel gelişim kitaplarına ön yargılıysanız kesinlikle tavsiye ediyorum çünkü kitap size bunu hissettirmeden düşünmenizi sağlıyor.
Hikayeleri okurken meraklanıyor,sonuna geldiğinde ''gerçekten de öyle ya ''diye algı oluşuyor kafanızda..
Eğer kapağında kişisel gelişim kitabı olduğuna dair bir ibare olmasa çok rahat size ders veren minik hikayelerin olduğu bir öykü kitabı diyebilirsiniz bu kitaba.
Klasik dayatmaların olduğu 'şunu şöyle yap'' ''bunu böyle yapmalısın''gibi fikirler yerine sıcacık hikayeler karşılıyor kapağı açtığında.
Ben yazarın kalemini ve akıcı hikayelerini çok sevdim.Tekrar okur muyum?Elbette..
Yayınevi olarak Yitik Ülke'yi zaten seviyordum.Yine yanılmadım.

ARKA KAPAK;

Hikayeler arası paslaşmalarla bireysel ve toplumsal yüzleşmeler ve kabullenmeler içeren bir kitap bu elinizdeki. Yeşil Bisikletli Kız, Gezginname ile başlayan farkındalık yolculuğunun ikinci durağı. İnkarların aşılıp, kabullenmelere geçiş halleri. Olumsuzlukların, olumluya dönüşme şekilleri. Hayal kuranların, gerçekleri açığa çıkartma yöntemleri. Yılmadan, umudunu yitirmeden, emek sarf ederek, sevginin ve BİR’liğin harf diziminden çıkartılıp, anlam kazandırılma biçimleri. Düşmekten korkmayan, cesaretle ayağa tekrar kalkmayı bilen ya da bilmeyi hak edenlerin hikayeleri.
Hayatta ilk adımlar hep önemli olmuştur. Ancak, adımlar atıldıkça, düşme ihtimali de artar ve bu düşmeler, ayağa tekrar kalkmak için birer fırsattır aslında. İlk düşmede pes edersen, bir daha hiç ayağa kalkamaz, gereğince yol alamaz ve hep olduğun yerde kalırsın. Oysa ilk düşmede hemen ayağa kalkıp yürürsen, sonrasında koşmaya da başlarsın. Ayakların yere her geçen gün daha sağlam basar ve diğer düşmelerde tekrar tekrar kalkmayı başarırsın.