26 Ekim 2010 Salı

salı durum raporu


* dün kafam öyle karışıktı ki sevmediğim muhasebe kariyerime kocaman fiyasko olacak bir hatayla son vereceğimi düşündüm..ama sonra eve gidip gayet vicdanım rahat uyuyup bu kariyere son verirsem sevdiğim bir iş yaparım belki diye hayaller bile kurdum..nihayetinde kariyere devam..hata yapmamışım..
.
*haftasonu İstanbuldaydım..Taksim-eminönü-gülhane-sultanahmet rotası olarak turist gibi gezdim..
,
*en yakınların düşmanın olurken Allah hiç tanımadığın birini yoldaş ediyormuş..onu anladım..
.
*kedim her gece yorganımın içine girip sırtını göbeğime dayayıp mışıl mışıl uyuyor..
.
*sabahın köründe kalkıp akşamın köründe eve geldiğimden sanki hiç o evde yaşamıyormuş gibi hissediyorum..
.
*akşam uzun aradan sonra büyükbabamı rüyamda gördüm..eski günlerdeki gibi koynunda yatırıp kocaman elleriyle sardı beni..
.
*laptopum bozulduğundan beri netbook denilen minik şeyle giriyorum evde internete..ama şunu anladım ki netbookta blog yazamıyorum..
.
*seneler önce harika vakit geçirdiğim kankamla tekrar buluşacağız..aradan geçmiş 3 sene ..aynı olur muyuz,yaşanan onca şey bizi değiştirmiş midir diye çok korkuyorum..buluşmayıp hep onu öyle mi hatırlasam diyorum..ya değiştiyse..
.
*blog dünyasında birine her gün düzenli olarak mail yazıp günlük neler yaptığımı anlatıyorum..cevap vermese dahi her gün düzenli devam ediyor bu eylemim:)ama napim.seni tanımayan birine içini dökmek çok daha kolay:)böyle günlük kafamı şişirme isteyen olursa bana yazabilir zira kendim de yaptığımdan yadırgamam:)

21 Ekim 2010 Perşembe

tarihe not..

foto

finans departmanı olarak gün boyu deli gibi waffle yiyip ümit besen-aşk yere batsın dinliyoruz..
durum o kadar vakim blog..anla..!

20 Ekim 2010 Çarşamba

o


''sevgilin var mı?'' sorusuna
''var!!'' cevabıydı o sadece..

18 Ekim 2010 Pazartesi

pazartesi durum raporu

*hayalimle hiç alakası olmayan bir işte çalışıyorum..niye bunu yapıyorum diye sorguladığımda hayalimi gerçekleştirmek için olduğunu görüp önümdeki dosyalara geri dönüyorum..

*karar falan alıyorum 3 dk sürüyor bozması..

*kitaplarla hala istikrarlı bir şekilde bakışıyoruz..yenilerini eklemeden elimi sürmeyeceğim gibi gözüküyor kitaplığıma..

*işim gereği telefona bakınca nasıl bu kadar yalan söyleme kabiliyetine sahibim şaşırıp kalıyorum..

*maaş kartım bende kaldığı an gidip kendimi hediyeye boğuyorum..bu iyi bişi diil !!!

*kendimi hediyeye boğup aynı zamanda saçımı da değiştirmek isteyince yine depresyonda olduğumu anlıyorum..

*annelerin kızlarına baktığı fallar hep çıkar mı?

*istanbula gitmek istiyorum..sabahın köründe gidip akşamın köründe döneceğim..belki dönmem belli olmaz..

*kardeşim biletini aldığı halde hala gelemeyecek diye çok korkuyorum..


*telefonuma müzikleri yüklemeye çok üşeniyorum..biri bunu benim için yaparsa ona üzümlü kek yapmaya söz veriyorum ..valla bak..

13 Ekim 2010 Çarşamba

kesik beyaz çizgiler..


bilmiyordun…
sesimi duyuyordun sadece..
çok yakınındaydım..bir o kadar uzağında..
’nerde buluşalım’’demiştin..
’’e-5in kesik beyaz çizgilerinde..’’demiştim sana…
gülmüştün....
.
şaka yapmamıştım..
.
’hayatım hep kesik çizgiler gibi sürdü..acımasız..nefesi kesik kesik alır gibi..
boğulur gibi..’’demiştim..
inanamamıştın....
.
yalan atmamıştım..
.
kaç kez kahve için sözleşmiştik seninle..
o tenha kafede oturup bir köşede kahvemizi yudumlayıp
paylaşacaktın benimle bana ağır gelen yükü..
biliyorum....
.
inanamamıştım..
.
belki de kıyamamıştım sana…
.
’niye hep geçmişe yazıyorsun’’diye sordun..
’’geleceği göremediğimdendir ‘’dedim ..
geçiştirdim..
.
biz hala yolun karşısından birbirimize bakıyoruz..
ve cesaret edemiyoruz e-5in kesik beyaz çizgilerinde buluşmaya....
.
belki bir tır gelir tam buluşma anında..bizi savurur iki ayı tarafa…

12 Ekim 2010 Salı

biri beni durdursun..

ev alınacak mı ,ne zaman alınacak ,nasıl taşınacağız derken ben tvsiz kalınca netten dizi izleyeyim bari dedim..malum;tvler sökülmüş,ev eşyaları üstüste taşınmayı bekliyordu..
dedim ne izliyim dizi söyleyin bana..
true blood dediler..
iyi dedik başladık ..başladık da kardeşim ilk bölümünde daha vampir pornosuyla karşılaşıyorsun..


dedim yok bu böyle diildir.bütün millet bu yabancı dizileri övüyor mutlaka vardır bi gideri bu dizinin dedim..izledim izledim en sonunda 2.sezon sonlarında konuyu nihayet normale oturtmayı başardılar..oturttular da böyle acaip bir hal aldı durum..

cadılar,periler,vampirler,kurtadamlar ,şekil değiştirenler köpek olanlar..ne ararsan var ve kim kime aşık oluyor hiç belli olmuyor..

bu dizinin karışıklığına kafayı verirken kendi kafa karışıklığım ortadan kalkmış oldu..:)


yalnız bu kızın ağız biçimine daha en başından gıcık oldum..madem dizi yapıyorsun bari şöyle çıtı pıtı şirin bi hatun koy..kızın bir konuşma aksanı var evlere şenlik..

bu da esas oğlanımız ..böyle sakin sakin yaklaşıp ssssukiiii diyişi var ki kıza ;sevgilim öyle sinsi sinsi yaklaşıp zsssooiii dese terliği kafasına yerdi dakkada..
ben kitaplarıma dönmek istiyorum kardeşim..bütün gece kitap okumak istiyorum..kitap okuyup sızmak istiyorum..



10 Ekim 2010 Pazar

4 Ekim 2010 Pazartesi

koca dedem..

foto

yunanistanın tsivo köyünde normal bir sabahtı..çobanlar azıklarını almış koyunları önüne çoktan katmıştı..
Hasene üzülüyordu dedesine..kaç gündür yorganı bile aralayamamıştı koca adam..
artık o zengin ,herkese yardım eden kocaman elli adam gitmiş yerine zayıf ,hasta,yüzü hayatın çizgilerine sahip adam gelmişti..
oysa ne çok severdi dedesiyle ata binmeyi..
atı da sanki koca adamın hastalığını bilir gibi yemek yemek istemiyordu artık..
....
dedesinin yanına yaklaştı usulca..Ellerini gezdirdi çizgilerinde..Aklına geldi bu koca adamla gezdiği kırlar..
tam o anda gözlerini araladı adam..minik torununu gördü yanında..
gülümsedi usulca..
ve gitti...
..sonsuzluğa..
..............
hasene hiç korkmadı ,gitti söyledi herkese dedesinin gittiğini...
....
cenaze kalktıktan sonra dedesinin odası bomboş kalmıştı..kış gelmiş artık salondaki büyük kilim dokuma tezgahını dedesinin odasına koymuşlardı..
hasene her gün gidip tezgahın başına oturuyor ,iplikleri düzeltiyor,penyeleri kesip birbirine bağlıyordu..
özlüyordu dedesini ..
...............
birgün yine tezgahın ordaki ipleri karıştırıp yatmaya hazırlanıyordu..elinde gaz lambası tam yatağına gidecekken uzaktan yaklaşan bir atın nal sesleriyle irkildiler..
kim geliyordu ki gecenin bu vakti..
at yakınlaştı ,yakınlaştı ve camın kenarında durdu..
bir adam elindeki kırbacıyla cama vuruyordu..
niye kapıya vurmuyordu ki ?
camı aralayıp baktıklarında koca adamı gördü tüm ev halkı..
onlara kızgınca bakıp bembeyaz atıyla dönüp uzaklaştı...
ertesi akşam yine aynı saatte yine aynı at ve kırbaç sesi.
yine koca adam..
artık her gece gelir olmuştu adam..ama asla tek söz söylemeden kızgınca bakıp dönüp gidiyordu karanlığa..
oysa hasene ne çok özlemişti dedesini..
.................
bir gece rüyasına girdi dedesi.
''kızçem ''dedi..''benim güzel kızçem..benim odama o tezgahı koydunuz ama ben her gece 2 arkadaşımla gelip orda namaz kılıyorum..utanıyorum o ipliklerden ...kaldırın o tezgahı ve bana bir maşrapa su bir havlu bir leğen koyun.abdest alıp sabah namazlarını kılacağız orda..''
Hasene uyandığı gibi anlattı durumu ev halkına..hemen temizlediler odayı.her gece yatmadan önce suyunu ve havlusunu hazır ettiler odada.
her gece su sesi duydular bir de sabaha karşı..
sabah odada ıslak havlu ,boş maşrapa,dolu leğenle uyandılar..
...................
zaman geçti köyleri işgal edildi,bütün köyü ateşe vermişti yunanlılar..gitmelerini istiyorlardı ,evlerini terketmelerini.
evlerini,o minik göllerini,geçmişlerini ,hayatlarını terketmelerini..
terkettiler mecburen..uzaklaştılar yanan köylerinden..
evleri yanacaktı,tezgahları,bahçeleri,geçmişleri,hatıraları..
ya dedesi?
dedesi ne yapacaktı şimdi?

seneler sonra Hasene büyüdü..
Türkiyeye yerleşmişlerdi çoktan..Evlenmiş torunları bile olmuştu...
Torunlarını etrafına toplayıp pomakça hikayeler anlattıkça eski günlerine döner olmuştu..
bir gün geçmişini anlattı onlara..
dedesini,atlarını,çobanlarını anlattı..
yanmıştı tüm geçmişi,tüm köyü...

bir torunu merak etti o yanmış köyü..yanmış da olsa görecekti ,havasını hissedecek belki dedesini hissedecekti..
gitti o torun..
bir baktı ki koca yanmış köyden bir tek onların evi ayakta...
ne kadar tutuşturduysa düşmanlar sönmüş o ateş o evde..
türbe olmuş evleri artık sadece mumlar yanmakta..

o büyük torun gidip görmüş iyi de;
zoi göremediği için içinde kocaman bir merak uyanmakta..

1 Ekim 2010 Cuma

zoi bu aralar;


*eve nihayet taşındık..herşey yerliyerine de oturdu ben hala yerli yerime oturamadım..zira kendi odamı henüz yerleştiremedim bile.

*sabahları işe kalkamıyorum resmen..annem kimseye veremediği yün yatağı altıma koymuş.Allahım o nasıl tatlı bir uykudur yaa.

*yaklaşık 3 aydır TV izlememiş bir bünyeye sahibim..bu iyi bişey mi evet belki ama bu zaman zarfında kitaplarımı ellemedim bile..

*alınacak kitap listesi yapmaya korkuyorum.çünkü kitapları topluca sipariş verme gibi bir özelliğim var..tam sipariş ekranına geliyorum ki bankada imzaladığım kredi sözleşmesi gözümün önüne geliyor..

*balığıma en kısa zamanda yer bulmam lazım evde zira kedimle yatmayı çok özledim..

*ayşenin gazıyla süper bir firmaya iş başvurusunda bulundum eğer olursa tüm blog dünyasını hediyeye boğucam söz..

*eğer askerlik kardeşim geldikten sonra 12aya düşerse edeceğim küfrün haddi hesabı yok!!

*2 hafta sonra dağ tepe bayır gezip çadırımı kurup battaniyem üstümde kahvemi içiyor olacağım muhtemelen..

*5..kattan indirip 6.kata 2 kamyon eşyayı taşımak süpersonik kaslara sahip olmamı sağladı kodum mu oturturum..

*kanka ayağı cidden g*t ayağı mıdır?