9 Aralık 2010 Perşembe

odunluk

foto

yazları köydeki minik evimizde geçirirdik çoğu zaman ..babannemin harika reçelleri bu bahçenin ürünüydü ve biz özgürle en çok salça yapılırken domates aşırmayı severdik..
bütün yazı bahçede tarlada geçirir ; en çok kim bağ yaprağı toplayıp satacak bakalım diye aklımızca ticarete girişirdik..
babannem küçük mavi çantasını koluna takıp bizi iki eliyle tutup bağa götürürdü..topladığımız yapraklar minik el kantarıyla tartılır bize harçlıklarımız bu yapraklar karşılığı ödenirdi..
sonbahar artık puslu yüzünü göstermeye başlamış, kışın habercisi soğuk yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamıştı..
korkardım ben o puslu havalardan..camdan dışarıyı seyreder,rüzgarın mavi tahta camlarımızda çıkardığı melodiyi dinlerdim..
yağmur yeni dinmiş biz cama yapıştırdığımız yüzlerimizin soğukluğuna gülüyorduk hala...
-o zamanlar ne kadar iyi anlaştığımızı ,nasıl beraber büyüdüğümüzü düşününce şimdiki duruma üzülüyorum halamın oğluyla...-
babam her zamanki gibi işe gitmiş ,annemler arkadaki loş odada babannemle trt2 seyrediyorlardı..annem severdi orada çıkan filmleri..henüz renkli bir televizyonumuz yoktu ama büyükbabam mavi bir cam takmıştı siyah beyaz televizyonumuza..
minik kuzine sobamızı çıtırdatmanın vakti gelmişti anlaşılan..arka kısımda bulunan loş mutfakta o soba yanarken biz divana dizilir ;onun sıcaklığıyla uyuyakalırdık çoğu zaman..
babannem usulca yerinden kalkıp dışarı çıktı..
''nereye gidiyor' dedim özgüre..
''yan tarafta odunluk var ya o tarafa döndü ''dedi fısıltıyla..
her zaman böyle sanki gizli bir iş çeviriyormuşuz gibi konuşurdu benimle..o öyle konuşunca da mutlaka gizli bir iş çevirirdik..
o odunluk benim korkulu rüyam olmuştu..böyle ışığı belli belirsiz yanan ;sadece kapısından bile bakmaya cesaret edemediğim ,aklımca canavarları yaşattığım bir yer...
''sen hiç oraya gittin mi ''dedim aklım hala babanneme birşey olmasında..
''gitmedim ama gidicem büyüdüm artık ben ''dedi ..
düşündüm bir an..ben de büyümüştüm onun kadar..hem babanneme bişey yapmıyorlarsa bize de bişi yapmıyorlardır..belki arkadaş oluruz canavarlarla..belki içeri davet ederiz..üşüyorlar mıdır ki orada?..kaç kişiler acaba?..ya saldırırlarsa...yok canım niye saldırsınlar..gitmeden önce büyükbabamı öpsem mi son kez..annemler zaten kardeşimi seviyorlar artık gideyim en iyisi..belki onlarla yaşarız..belki gizli bir kapı vardır içeride..
kafamda bütün bunlar dönerken özgürden ''hadi ''sözü geldi..
babannem elindeki odunlarla içeri girerken biz usulca dışarı çıktık..özgür önde ben arkada odunluğun tahta kapısında bulduk kendimizi..
''sen önden gir ben seni koruyayım ''dedi ..
''iyi peki ''dedim titreyerek..ama artık titrememek lazımdı ..ben büyümüştüm değil mi..
kapı büyük bir gıcırtıyla ardına kadar açıldı..öyle bir gıcırtı ki acaba biri bişey mi dedi içerden diye şaşırıp kalmıştım..
''lambası nerde bunun ''dedim usulca..
''sağda gördüm uzun bişey sarkıyor ''
ayaklrımın üzerine yükselerek örümcek ağlarının yanında sarkan anahtarı bulmaya çalıştım..içerisi o kadar karanlıktı ki bir an o karanlığın bizi yutacağını düşündüm..
...
lambayı açtığım an kocaman bir dünya beni bekliyordu..odunların yan tarafında dizilmiş onlarca kitap!!bir eski keman ..tekerleği kırık minik bir bisiklet..sepetlerin içinde hiç görmediğim değişik teneke kutular..
korkuyla bakan yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti..
hazine bulmuştum!!!
o eski kitaplara dokundukça ,kemanın üzerindeki tozu sildikçe sanki bambaşka bir yerlere gidiyordum..
ben bambaşka bir masal aleminde dolaşırken özgür kolumdan tutup ''amaan burda da hiçbişey yokmuş ''dedi...
zaten sülalede kitapla ilgilenen tek kişinin amcam olduğu ;o öldükten sonra evin o hazineyle birlikte satılmasından belliydi...
hayatımın en büyük pişmanlığıdır o eski ciltli kitapların o evle satılmasını önleyememek...



7 yorum:

Zeynep dedi ki...

Okuduğum kitaba (polisye gerilim) ara verip birazcık bloglar arasında gezinmeye başlamıştım kendimi bu yazının içinde buldum, ama ayırt etmekte güçlük çektim doğrusu; ben kitabıma mı devam ediyorum acaba :):)
Çok güzel yazıyorsunuz daha bugün keşfettim bloğunuzu ve hemen takibe aldım :)Farklı bir enerji yayılıyor yazılarınızın içinden :)

zoitsa dedi ki...

hoşgeldin zeynep:)çok teşekkür ederim..arada ailemizin minik hikayelerini not düşüyorum işte..

Judy Abbott dedi ki...

nice aile hazineleri bu şekilde yitip gitti:(

çok güzeldi yazı ellerine sağlık.

zoitsa dedi ki...

sağol judy'm evet maalesef hala içim yanıyor o kitaplara

küfkedisi dedi ki...

zoitsa benim de içim gitti kitaplara :(

ben ailenin eski kitaplarını kurtarabildim de pikap ve plaklarımızı kurtaramamıştım. benim de onlara içim yanar.

zoitsa dedi ki...

küfkedim;ah o plaklar pikap..nasıl kaçırdık elimizden..şimdi salonumuzda yerini alacaktı eski tarihimiz

oz dedi ki...

Keyifle okudum, teşekkür ederim...