1 Temmuz 2010 Perşembe

bu tabloda ne yazıyor:)

bu tabloyu internette görmüştüm..çıktısını alıp doğru bir reklam ajansına gittim..2 gün sonra elimdeydi..O zaman henüz Tekirdağ merkezde yaşıyordum..o evden sonra tam 4 ev değiştirdim hepsinde baş köşedeydi..
kimisi Kuran sanıp tövbeledi..kimisi besmeleye benzetti..kimisi okumaya çalıştı anlam veremedi..kimisi bu bir şifre dedi ama çözüme ulaşamadı:)

ama ben her zor anımda geçtim karşısına bu tablonun..aldım kahvemi keyifle yudumladım karşısında..her bakışımda gülümsetti beni bu tablo..

anlamı mı ne ;Bu Da Geçer Ya Hu!

15 yorum:

Hayatın Ressamı dedi ki...

Arapça bana hep gizemli geliyor.bende hep incelerim.
umarım hayatındaki tüm kötülüklere buda geçer yahu dersin.

zoitsa dedi ki...

inşallah sihirlim..

Beyaz dedi ki...

hımmm gerçekten çok anlamlıymış.
Sana da iyi destek olmuş...

eslemce dedi ki...

Senin için yazdığım yazı kayboldu...Bazen herşey o anlıktır ya,kaydetmezsen uçup gider...
Ya uçar hafızanın içindeki rüzgarlarda,yada zaman seli alıp götürür...
Satırlarımı bağlantı hatası sildi,hafızamdaki rüzgarda esip götürdü...
...
Şimdi geçmişe dön bir bak,seni yakup kavuran acılarını düşün...Birçoğunu hatırlamıyorsun bile,iz bırakan yaralar var,ama o günkü kadar acımıyor artık...
Bazı yaraların nedenlerini bile unuttuk...Buna gülmelimiyiz???
Birzamanlar ağlanacak hallerimiz vardı,şimdi gülünecek haldeler...
Zaman seli bizi sonsuzluklara sürüklerken,acılarımızı hangi akarsuya bıraktı dersin...Bırak zaman bunlarıda götürsün...Sen unut,onlar en derin ırmaklarda arınsın...
Günlerim oldu,kafamı ellrimin arasına alıp hafızamı yitirmek için dualar ettim...Hafızamı yitirmediğim için şükrettim sonra...çünkü acılarımın azaldığını gördüm...nasıl olduğunu,doğanın kanunu saydım çözmeye çalışmadım...akıp gitmişlerdi işte...iyiki hafızamı yitirmedim...bak şimdi nekadar güçlüyüm oysa diyilmi???

NİLAY (nilmoon) dedi ki...

canım ne kadar güzel bir post..devamını dilerim..çok güzel yazmışsın..tablonun gizemi, maaşallah deyim, ne kadar güzel..ne kadar manidar..hayatta başına gelen herşeye, hep olduğu gibi, bu da geçer yahu ,demen dileğiyle..

Adsız dedi ki...

Bende Zülfü Livaneli'nin Leyla kitabında okumuştum...Osmanlı döneminde savaş zamanında halka moral olması açısından birçok yere bu yazıyı asıyorlarmış...İngilizlerde Kur'an'dan ayet sanıp seslerini çıkarmıyorlarmış...Ne kadar hoş di mi?...

uğurböceği dedi ki...

çok hoş canım.anlamıda güzel.

zoitsa dedi ki...

eslemce;hatırlattığın için çok teşekürler bunları bana..

beyaz;evet canım ..

nilayım;inşallah..

kitap delisi gizem;evet canım ben de orda okumuştum bak unuttum onu..

uğur böceği;evet..güç veriyor..

Banuca dedi ki...

Çok hoş bir söz...Günümüz için, hepimiz bundan birer tane edinsek mi:))

RuYaYLa dedi ki...

Hatırlıyormusun bitanem o koltuğa yayılıp bu tabloda ne yazıyor demiştim bir zamanlar hala aklımda anlamı bazen çok sıkıldığımda kendime söylüyorum :) En kısa zamanda bir tane de ben edinmeliyim o tablodan :)))

Unknown dedi ki...

bende de olmalı bu tablodan ,bu aralar çok ihtiyacım var ,güzel hatırlatman için teşekkurler

nurtenbegendi.blogspot.com dedi ki...

Dedem (Allah rahmet eylesin) tam bir hayat adamıydı. Çocukluğunda kuranı öğrenmiş, hatimler inmiş, ezberler yapmış. Tvdeki dini programlarda okunan ayetleri hocalarla beraber ezberden okurdu. Abdestinde, namazında, mahalle camisinin hamisi, senelerce muhtarlığını yaptığı mahallede fakirin fukaranın elinden tutanı falan. Sonra aynı adam, gençliğinin önemli bir kısmını da alkolik olarak geçirmiş. Zil zurna yani. Hatta çok iyi kazandığı paraları, içki sofralarında arkadaşlarına sebil edermiş. Neyse, dedemin kitaplığında bir sürü kalınlı inceli Arapça kitap vardı. Büyük temizliklerde, dolabın tozunu almak için onca iş arasında gider abdest alır, ya hiç kullanılmamış bir toz bezi keserdik eski atletlerden, ya da iyice bezi yıkar, kırklar ondan sonra siler, tozunu temizlerdik. Birgün içlerinde Türkçe bir kitap buldum: Battalgazi veya Karaoğlan'ın deniz versyonu, ama daha romansı, edebi (belki de benim yaşım küçüktü de bana öyle gelmişti), çok az çizimli resimleri olan, denizlerde geçen, bir macera kitabı. Okudum. Ara ara iç gıcıklayıcı aşk sahneleri de vardı. Böyle bir kitabın bu kitaplıkta ne işi olabileceğini düşünerek ilk defa o zaman işkillendim. Sonra kardeşimin eşi tarih öğretmeni ve derslerinde eski yazıyı görmüşler. O da bakıp dini içerikli olmadıklarını söylemiş galiba. En sonunda da dedem öldüğünde, kitapları caminin hocasına vermişler. O da çoğunun dini kitaplar olmadığını söylemiş. Bizim iş arasındaki abdestler ne oldu ki?

Smiley.. dedi ki...

çok beğendim bunu:)

zoitsa dedi ki...

sağolun kızlar..

Adsız dedi ki...

arkadaşım arapça okuyup türkçe anlam yüklemişsin asıl anlamı bu dur (Liman Hecr Yahoo) :)